Osman Nuri Koçtürk'ün Barış ve Emperyalizm kitabından alıntı
"Emperyalistler sömürecekleri ülkelerde önce afyonu ve daha sonra da pirinç, buğday ve margarin yağı gibi kaynakları kullanarak, entelektüel gücün gelişeceği sahayı tahrip etmişler ve insanları kendi dertlerinden ve hastalıklarından başka bir şey düşünemeyen yaratıklar haline getirmişlerdir. Besin ve beslenme tarzını kontrol altına alarak toplumu çökertme uygulaması, biyolojik savaşın en etkin metotlarından biri olarak bugün de yürürlüktedir."
Sayfa 303Kitabı okudu
Henry Ford'un şu sözü bilinir:"iyiki insanlar paranın ve bankacılık sisteminin nasıl işlediğini bilmiyor.Bilecek olsalardı sabaha çıkmadan ayaklanılardı
Reklam
Algılar, imajlar üzerinden bir dünya inşa ediyorlar.
Sayfa 466
Kakao üretiminin yüzde 63.3'ünü Fildişi Sahili ve Gana gerçekleştiriyor. Bu iki ülkenin üretim yerlerinde kişi başı 140 dolara komşu Mali'den getirilen, 12 yaş altında 15 bin çocuk çalıştırılıyor. Bu kakaonun alıcıları belli; ABD'li Kraft, ABD'li Mars, ABD'li Hershey, İsviçreli Nestlé...
Sayfa 425 - Bilmeyenler için bu markalar halihazırda boyk*t..
MMR (kızamık, kabakulak, kızamıkçık) karma aşısı ilk defa 1975'te ABD'de uygulandı ve (Türkiye dahil) dünyaya yayıldı. Ama.. Japonya gibi ülkeler sonra bundan vazgeçti! Çocuklarda erken yaşta diyabet/şeker hastalığını tetiklediği ortaya çıktı. Verem aşısı BCG de aynı etkiye neden oluyordu! Ya diğerleri?
Sayfa 418 - Her aşı masum değildir.
Yeni bir tüketici ahlakı oluşturuldu; Evin var saygınsın! Araban var saygınsın! Kredi kartın kadar saygınsın! Cep telefonunun markası kadar saygınsın! Tüketim-marka çılgınlığı Müslümanları da derinden etkiledi. Mücahit, müteahhit olurken; tek lokma tek hırka anlayışı lüks yaşama dönüştü. Bir dönem hep karşı çıktıkları modern hayat, artık pazarladıklarıydı! Tek istekleri vardı, para kazanmak! Bu nedenle dillerinden düşürmedikleri 'inşaat ya resulullah' oldu! Sürekli tarım alanlarını yok edip rant alanları açan spekülatif konut sektörünün simgesi TOKİ kabeleriydi artık! Havuzlu sitelerden daire almak için kültürel değerlerini askıya aldılar. Sadece yeşile düşmanlık etmediler. Dillerinden düşürmedikleri Osmanlıya en büyük kötülüğü yaptılar; Osmanlı mimari geleneğini yok ettiler. Geleneksel Osmanlı-Türk evlerini yıkıp talan ettiler. Ucube binalar dikerek tüm şehirleri, semtleri birbirine benzettiler. Neymiş, öğrencinin Osmanlı mezar taşını okuması gerekiyormuş, okullara Osmanlıca dersi koydular! Güzel. Peki, öğrenci Osmanlının ahşap binalarını/mimarisini nerede görecek? Avrupadan farklı ahşağ karkası olan hımış türünü nasıl öğrenecek? Dolma direği nedir gidip görebilecek mi? Hepsini biçtiler. Onlar için ahşap ev, köhne yapılardı! Kentsel dönüşüm rantçılığıyla tarihi mimariyi yok ettiler. Mahalle kültürünü betonlara gömerek toplumsal değerleri çürüttüler. İnsan kimliğini salt tüketime göre biçimlendirdiler. Bu sebeple Türk tarımının katili olmaları hiç şaşırtıcı değil...
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.