Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Fakat "Simeranya" bir roman olmayacaktır. Sadece bugünkü insanın kendi kendisi hakkındaki telâkkisinden, bilgisinin temellerine, metodlarına ve bütün sosyal müesseseleriyle değer sistemine kadar baştan başa inkılâba muhtaç bir dünyanın huzursuzluğunu duyan bir adamın 150 yıl sonraki tekâmül imkânlarını düşünerek tasarladığı muhayyel bir ülkedeki hayat bir seyahatname şeklinde yazılacaktır.
Sayfa 134
Şevket Süreyya Aydemir'in Suyu Arayan Adam kitabında anlattığı Sibirya aklıma geliyor hep. Gerçekten iyi gözlemler yapmış o zaman. Sınırsız uçta yaşayan insanların yeri diye tarif ediyordu Sibirya'yı. Doğru tarif etmiş. Burada her şey sonsuz, sınır yok, sadece yeşillik ve boşluk var, gökyüzü var. Gökyüzü gri, yağmurlu olduğu için kapalı bir gökyüzü. Yeşillikler içinde yol alıyoruz. Her taraf yemyeşil, inanılmaz bir yeşillik. Yeşil bir deniz adeta. Yağmur hafif hafif devam ediyor.
Sayfa 154
Reklam
Yerinde duran su bile acır.. :)
Ata ruhlarımızın seslerini duymak için yollara düşün.
Sayfa 133 - Çin Seddi bölümünden.
Henüz sırası gelmemiştir..
Ulanbatur - Pekin arası iki saat sürüyor. Pekin'e doğru yeşillikler başlıyor ve artık Pekin'deyiz. İstanbul'a döneceğimiz uçağımızın kalkmasına on saat var ve bu süreyi değerlendirmek istiyoruz. Çinli memurlar Türk pasaportunu görünce gülümsüyorlar ve bütün işlerimiz son hızla tamamlanıyor.
Sayfa 131
İnsanlık tarihinin aydınlanması için kayalar üzerindeki bir çizik bile çok büyük değer taşıyor.
Sayfa 128 - 1 Temmuz 2006 Cumartesi - Gobi
Reklam
Ulan Ude - Rusya
Türk tarihinin en gizemli bölgelerinden biri burası, Hun-Göktürk ayrışmasından önceki izler var burada.
Sayfa 118 - 29 Haziran 2006 Perşembe
(...) Türklerin asil ve büyük bir millet olduğunu söylüyor. Şaşırmamak elde değil, neredeyse dünyanın öbür ucundayız ve Türkiye'nin buralarda çok büyük bir ülke olarak görülmesi, tanınması, bilinmesinden onur duyuyoruz. Yaşlı kadına teşekkür ediyoruz, ayrılmadan önce bizden bir isteği olup olmadığını soruyoruz, aldığımız cevap bizi tam şok ediyor; "Bana bir Türk bayrağı gönderin..."
Sayfa 118
Şehirde müthiş bir nem var. Gezilecek gibi değil. Şehir müzesini geziyoruz. İlgi çekici bir şey yok. Tabiat müzesine giriyoruz. Tabiat müzesinde altmış yaş civarındaki görevli kadın oldukça meraklı, hangi ülkeden olduğumuzu soruyor; Türkiye dediğimizde, kadının bir anda çığlık atar gibi "Kemal Atatürk Potomki " yani " Kemal Atatürk'ün Çocukları" demesi, bir anda içimi serinletiyor. Bambaşka bir duygu selini yaşıyorum, evet Mustafa Kemal'in çocuklarıyız ve onun gösterdiği yolda, hiç bilmediğimiz yabancı ellerde kendi kökenlerimizin izlerini arıyoruz.
Sayfa 118 - 28 Haziran 2006 Çarşamba - Lena Yazıtları
Hava daha karanlık değil, caddeler sokaklar insanlarla dopdolu. Otelin yakınındaki kafede isli balık yiyoruz. Meraklı birkaç bakışla tanışıyoruz, masamıza geliyorlar. Türkiye'den geliyoruz dediğimizde, yüzlerindeki ifade değişiyor, heyecanlarını okuyorum. "Biz önceki dünya kupası maçlarında Türkiye ile uyuduk uyandık, bütün Buryat Türkiye'yi tuttu maçlarda. Dünya üçüncüsü olduğunuzda, konvoylar yürüdü burada. Bu dünya kupasında olmamanıza çok üzüldük..." Biz hayret ve heyecan dolu gözlerle bakarken dört Buryat bir anda tempo tutuyor; " Türkiye... " diye, bütün kafe bize bakıyor. Türkler, bu coğrafyanın kaderinde ne kadar derin izler bırakmışlar ki onlar Türkiye'yi biliyorlar ve Türkiye'yi çok seviyorlar.
Sayfa 117 - Ulan-Ude /Rusya - 2006 Dünya Kupası
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.