George Orwell kitapları yasaklayacak olanlardan korkuyordu. Aldous Huxley ise kitapları yasaklamaya gerek kalmayacağından, çünkü hiç kimsenin kitap okumayacağından korkuyordu.
George Orwell kitapları yasaklayacak olanlardan korkuyordu. Aldous Huxley ise kitapları yasaklamaya gerek kalmayacağından, çünkü hiç kimsenin kitap okumayacağından korkuyordu. Orwell bizi bilgisiz bırakacak olanlardan, Huxley ise pasifliğe, narsisliğe, egoistliğe, paranoyaya sürükleyecek olan kirli bilgi yağmurundan... Aslında temelde Orwell bizi nefret ettiğimiz şeylerin mahvetmesinden, Huxley ise sevdiğimiz şeylerin mahvetmesinden korkuyordu. Sence hangisi haklı çıktı? Hangisi?
Yurtsuzluk! Bir yere ait olamama. "Burası benim toprağım," diyememe. Bir kara parçasının, hayali sınırlarla çevrilmiş bir coğrafyanın belirli bir insan grubuna ait olması. Bu el konulan kara parçasının muhtaç insanlara açılmaması. Düşmanlık.
televizyondaki her şey beni rahatsız etmeye başladı. "Ve şimdi de...” ne demek? Aslında bir hile. "Yaklaşık iki dakikadır, kırk beş saniyedir ya da her ne kadarsa, izlediğiniz haber bitti, bundan kurtulun, yenisi geliyor, zihninizi açın. Bu kalıpla az önce anlattığım vahşi cinayet, yıkıcı deprem, ölümcül salgın, fakirlik, açlık, susuzluk önemini yitiriyor. Ding dong. Ding dong. Yeni haber geliyor. Yeni reklam geliyor. Bize para kazandırmak zorundasınız. Zihninizi açın. Ve şimdi de... Ve şimdi de... "Ve şimdi de..."
çünkü ölenler fakir, bilmezsin. Tıpkı şu an yaşadığımız salgın misali.
-Medyanın harcadığı para ne kadar büyükse olay da o kadar büyük olur. Bu hastalığı salgın haline getiren virüs müdür? Söyle virüs müdür? Hayır. Paradır. Aynı tarihlerde Bangladeş'te bir fırtına olmuştu, hatırlıyor musun? Hatırlıyor musun?
- Hayır.
- Fırtına sonrası tam bir sefaletti. Bangladeş'te ishalden, tifodan ölenlerin sayısı aynı tarihlerde Zaire'de kamp kuran medyanın yaydığı ebola salgınından ölenlerin iki katından fazlaydı. Bilir misin? Söyle, bilir misin?