İnsanlar zamanlarının çok kısa olduğunu unutuyorlar. Allah'ın kendilerine bir lütuf olarak verdiği bu zamanı faydalı olarak doldurma vecibesinin şuurunda değiller.
Sayfa 130Kitabı okudu
En büyük noksanımız, "yaratıcılık" özelliğimizi kaybetmiş olmamızdır.
Sayfa 128Kitabı okudu
Reklam
Bilimlerin Tekamülü (Gelişimi)
Ben bilimlerin tekamül kanununu, bir nehre benzetiyorum. Nehir küçük kaynaklardan çıkıyor, yavaş yavaş çoğalıyor, bir eğimden aşağı süratle akıyor. Ovaya doğru hızla akıyor ve ovada hem genişliyor hem de sürati azalıyor. Sonra bir daha toplanıyor ve yeniden hız kazanıyor ve bu şekilde sürüp gidiyor. Bilimler, farklı insanların elinden geçerek, farklı kültür dünyalarından geçerek yavaş yavaş gelişiyor. Ve bugünkü haline geliyor.
Sayfa 100Kitabı okudu
Ben ilk defa neyi yazdım? Mesela İslâm'da kimya tarihini ilk defa ben yazdım. Kimya tarihi daha önce yazılmamıştı. İslâm botanik tarihi yazılmamıştı. İlk defa onu ben yazdım. Tıp tarihi diye bir şey yazılmıştı ama zooloji tarihini de ilk defa ben yazdım. 4. ciltte şu sonuca ulaştım: Müslümanlar kimya tarihi bakımından modern kimyanın temelini atmışlar. Bu muazzam bir şeydir.
Fuat Sezgin...
Belki 60 ülkenin kütüphanelerini gezdim. Bütün Avrupa'nın kütüphanelerini gördüm. Fas'tan Kahire'ye kadar bütün kuzey Afrika'nın, Suriye ve İran'ın kütüphanelerini gördüm. İran kütüphaneleri de çok zengindir. Hindistan, Rusya ne varsa bütün ihtimalleri denedim.
Onlar, nasıl 10. yüzyıldan 16, 17 hatta 18. yüzyıla kadar İslâm bilimlerinden buldukları bütün müspet bilimleri, pozitif unsurları aldılarsa biz Müslümanların hiç korkmadan bugün Avrupalıların ulaştıkları, bizde olmayan bütün unsurları, bütün buluşları almak için bir yarış içerisine girmeliyiz. Mesela Japonlar bunu yaptılar. Biz Müslümanlar kadar bilimsel bir geçmişe sahip değilken müthiş şeyler yaptılar fakat biz hâlâ yerimizde sayıyoruz.
Reklam
971 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.