Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Hatırası, ardından yazılan bir kitaba konan başlıkla, Son Ülkücü halesiyle çevrelendi. Eski arka­ daşlarından Ahmet Turan Alkan, onun "dost-lider" vasfını kazanabilmiş tek kişi olduğunu; Mümtaz'er Türköne, 1970'lerin artık kimsenin muktedir olma­dığı fedakarlık, cesaret ve idealizmini temsil ettiğini yazdı. Küskün ülkücülerin melankolisi, Muhsin Ya­zıcıoğlu'nun şahsında simgeleşti.
Reklam
-Nerelisiniz? sualine tek kelimelik cevapların verildiği devir geçmiştir: -Annem ...li, babam ...lı ben de ...da doğmuşum ama çocukluğum ...da geçti. Ortayı ...da, üniversiteyi ...de bitirdim. Şimdi de ...ya yerleştik ama!..
Yaşanmaz bu memlekette diyenler ülkeyi yaşanmaz hale getirenlerdir.
*Ahmet Turan Alkan'ın bütün itirazlarına rağmen, tarih milliyetçiler için inanç alanıydı. Seksenli yılların başında Taha Akyol'un Tarihten Güncelliğe isimli kitabında tarihi olan ile dini olan ayrımını görünce tebessüm etmiştim. Zira milliyetçiler için böyle bir ayrım yoktu ki; tarihi olanın kutsallıkla ilişkisi nerdeyse dini olan ile ayni derecedeydi.
Siz de farkında mısınız, kent lafının tarihsizliği ve musikiden mahrum oluşu, bana mazisi otuz-kırk seneyi Geçmeyen nevzuhur yerleşim yerlerini hatırlatıyor. Mesela Eskişehir nereden bakarsanız bakınız bir kenttir; ama Kütahya bir şehirdir.
Reklam
Bulutların nereye gittiğini merak eden çocuklar, yaşanmış ve yaşanmamış zamanların da nereye gittiğini merak etmezler mi? Sahi, nereye gider zaman?
Buyrun yoruma
"Bir şehrin yerlisi olmak" Dostoyevski'nin diliyle "gidecek bi yeri olmak" la benzeşir mi sizce?
"Altıncı Şehir'in sadece Sivas'ı vasfetmediğini sizlerde farkettiniz. Altıncı Şehir Anadolu'dur: Elazığ'dır, Maraş'tır, Kayseri'dir, Tokat'tir, Gümüşhane'dir... Kaybettiğimiz bütün insan ilişkileri, bütün eski doku, bütün beşerî boyutlar ve bütün yaşanmış zamanlardır; hepsidir ve artık yoktur! Daracık sokakları, şirin mahalleleri, ferah- fahur evleri, küçücük mescidleri ve küçük dünyalarında küçücük saadetleri yudumlayan anlaşılabilir insanlarıyla "Altıncı Şehir", yerini şimdiki keşmekeşlere bırakıp tarih olmuştur.
Sayfa 201
Bir zamanlar, öyle hanedan sülalesinden filan gelmedikleri halde ünlü olan kişiler vardı. Bunları herkes tanır ve bilirdi. Bu kişiler ünlerini, büyük oranda yaptıkları zenaat ve mesleklerinden alan kimselerdi. Meslek ismiyle şöhret yapan bu kişilerin, branşlarında bir profesör kadar ihtisas kesbettiklerine inanılır ve bunlara tam bir gönül huzuru ile iş teslim edilirdi.
Sayfa 169 - Ünlü simaların maruf lâkapları
493 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.