Hayatta kaybettiklerimizin yerine başkalarını koyuşumuz, boşlukları doldurmak için gayret edişimiz, kadronun küçülmesini asla kabullenemeyişimiz, o kadro olmadan hayata katlanamayışımız, hatta neredeyse hayatta kalamayışımız, bir yandan da herkesi, dolayısıyla bizi de kaplayan bu evrensel ve sürekli ikame mekanizmasını ya da hareketini anladığımız ve ona katıldığımız, kötü taklitler olmayı kabullendiğimiz ve giderek kötü taklitlerle çevrili halde yaşadığımız için,vekaleten atandığımız boşlukları doldurmaya hazır oluşumuz korkunçtur.
İnsanlar hoşlarına giden şeyin tekrarlanacağına olan inançlarıyla sık sık aptalca davranırlar.
Reklam
SUSMAK...
Susmak, susmak, hiç kimsenin öldükten sonra bile ulaşamadığı hedef; hele benim, ben ki sık sık anlattım, üstelik raporlar yazdım; hâlâ da bakıp dinliyorum, buna karşılık hemen hiç soru sormuyorum artık.
Anlatmak hemen her zaman bir armağandır, anlatılan hikaye zehir taşısa ve saçsa bile; aynı zamanda bir bağdır, güven duymaktır; er veya geç ihanete uğramayan güven ise nadirdir ; dolanıp düğümlenmeyen, sonunda sıktığı için bıçak ya da jiletle kesilmesi, gerekmeyen bağda nadirdir.
"Hâlâ sonsuz vaktin olduğunu, zamanını boşa harcayabileceğini zannediyorsun."
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.