Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Ömrümün Defteri Böyle Kapansın
Bu iletimi değerli https://1000kitap.com/osmanyalciner ' e ithaf ediyorum. Bu fukara sadece edebiyat değil, sinema hastasıdır aynı zamanda. Dolayısıyla artistlerin de. Evini bilmediğim artist çok azdı bir zamanlar. Bayramlarda evlerini ziyaret eder el öperdik. Zeki Müren’e Cağaloğlu yokuşunda rastlamıştık. Arabasının önüne attık
ESİR, YORGUN, YALNIZ, YERLİ VE ONURLU BİR ADAM: KEMAL TAHİR
Türk düşün ve yazın hayatının seçkin isimlerinden olan Kemal Tahir, 15 Nisan tarihinde İstanbul Vezneciler semtinde, İsmail Kemalettin adıyla dünyaya geldi. Kimliğinde 13 Mart olarak görünen doğum tarihi, 1917 yılında yapılan takvim değişikliğinden kaynaklanan bir yanlışlığın sonucudur. Babası 2. Abdülhamit'in hünkar yaverlerinden ve baş
Reklam
90 lar ve çocukluk
90 'Larda Çocuk Olmak . Sabah evden cıkıp akşama kadar eve girmeyen Saklambaç,yakan top,misket,taso oynayan Bisiklet tekerleklerine palet,boncuk takıp modifiye yapan Sevdiğimiz şarkıları kasetlere çeken Hafta sonları sabah erken uyanıp tusubasa,ninja kaplumbağa izleyen Televizyonda Teletex'ten maç sonuclarını takip eden :) Bayramlarda korkmadan,çekinmeden herkesin kapısına gidip şeker,para toplayan İçinde hasetlik,fesatlık olmayan Büyüğünü sayıp,Küçüğün seven Çocuklardık. Cep telefonu internet yoktu.. mahallede sevdiğimiz kişileri görmek için tur atar, evdeki telefonlarımızdan bi şekilde bulduğumuz telefonunu arar sesini duyar kapatırdık. sesini duymak bile yetiyordu hesap edin artık o yılları. görmek ise bambaşka bir duyguydu. radyoda istek yaptığımız parçalar eşliğinde müzik bitene kadar hayaller kurardık. teneffüslerin gelmesini dört gözle bekler zil çalar çalmaz kendimizi okulun bahçesine atardık. göremeyince anlardık ki bugün gelmemiş. çünkü daha ilk teneffüste birbirimizi görme yerimiz belliydi. işte biz sevginin en masum temiz ve saf olduğu dönemleri idrak ettik..şimdilerde ise gençlik bitmiş. iki günlük ten sevdalarına aşk adı vermiş, menfaati sevgi görmüşler...halbuki biz bir simiti katıksız yer halleyi ikiye bölerek paylaşırdık.. teknoloji geliştikçe ve zaman geçtikçe gerçek aşklar öldü ve sevgi kaybetti malesef.....
Çocuklarımız eşit midir?
Gelecek diye anlam yüklediğimiz çocuklar, ileride uzun yaşları olacak, büyüyecek diye mi gelecektir, yoksa büyürken getirecekleri veya yaratacakları mıdır gelecek? Psikologların, psikiyatrların sürekli geçmişine inmek istedikleri çocukluğun elbette yaşamda önemli bir yeri vardır. Sayısız araştırmalar ve analizlerin sonucunda çocukluğun gelişim ve
Uzun zaman oldu, yapmadıklarımdan, yazmadıklarımdan pişman olmak yerine yazmayı yeğleyişim. Çok hatalar yaptım bu andan sonra, ama hiç pişman olmadım. Şimdi de benzer bir şekilde yazıyorum, içimden geldiği gibi değil ama - sadece parmaklarımın istediği gibi. Utanmıyorum hiç bir şeyden artık, ben değilim bu çünkü. Başka bir Erhan buradaki, evde bu
Jack London'ın Hayat Hikayesi
Bugün, "Vahşetin Çağrısı", "Beyaz Diş", "Martin Eden" gibi dünya klasiklerinin serseri ruhlu denizcisi ve Amerika'nın ilk ve tek proleter yazarı olarak gösterilen  Jack London'ın ölüm yıldönümü. Fabrikalarda işçi, denizlerde gemiciydi. Altın aramak için Alaska'ya giden yazar, ucuz otellerden, tozlu tren vagonlarından,
Reklam
Yılmaz Odabaşı..
Marilyn ve Rabia / Yılmaz Odabaşı Marilyn Monroe, ölümünün üzerinden geçen yarım yüzyıla rağmen hâlâ bir efsane. Gayri meşru olarak dünyaya gelen ve annesini tımarhanede yitiren Marilyn’nin, mutsuz bir çocukluk geçirdiği ve bakımevlerinde istenmeyen bir eşya gibi görülme duygusuyla yaşadıkça didiştiği bilinir. Rabia’yı ise, Diyarbakır’da bir
ÖZEL BİR NESİL..! Hepsi şahsına münhasır özel üretilmiş, yokluklar içinde yetişmiş yaralı bir nesil… KİM BUNLAR? 1950 ile 1970 yılları arasında bu dünyaya merhaba demiş en genci 50, en delikanlısı 70 yaşında HALA 18’LİK DELİ TAYLAR GİBİ İDEALLERİNİN PEŞİNDEN KOŞAN HESAPSIZ BİR NESİL..! Hiçbirinin altına hazır bez bağlanmamış… İnce elenmiş
Abdurrahim Karakoç'un Vefatı | 7 Haziran 2012
Kendi dilinden kendini tarifi... 'Ebedî kudretin tek sahibinden alınan emir üzerine 7 Nisan 1932 tarihinde dünyaya gelmişim. Çocukluğum şöyle-böyle geçti. Kıt imkânlara, kıtlık yıllarına rağmen hâlâ o günleri özlerim. Birçok kimseye o yılları anlatsam, 'Özlenecek neresi var? ' diyebilirler, amma ben hep çocukluk yıllarımı sevdim. Şiir yazmaya küçük yaşlarda başladım. Zaten bizim oralarda her genç şiir yazar. Bu tutku başka bir meşgalenin veya işin olmayışından kaynaklanıyor gibime geliyor. Ben de avareydim, boşluğumu şiirle doldurmaya çalıstım. Benimle şiire başlayanlar yalnızlıktan, yardımsızlıktan dökülüp gittiler. Bana gelince: Sağolsunlar, iktidarların ve muhalefetin irikıyım politikacıları, ihtilal cuntacıları, 'bilimsel' cüppeliler, entellektüel züppeler, millî soyguncular, sosyete parazitleri, sermaye sülükleri, zulüm-işkence makineleri, adalet katleden hukukçular, dalkavuklar, üçkağıtçılar v.s. hep bana yardımcı oldular. Şiir malzememi veren onlar, öfkemi bileyen onlar oldular. Yardımlarını inkâr etmiyorum, fakat teşekkür de etmiyorum. Dinsizlerin değil, din düşmanlarının, yani İslâm düşmanlarının da az yardımı olmadı. Bir bakıma dinî duygularımın kuvvetlenmesine vesile oldular. En uygun zamanda yaşadığıma inanıyorum. Yardımcılarım (!) var oldukları sürece yazmaya devam edeceğim. Allah (cc) kısmet ederse...'
Hayatımızın Kazancı
Yaşamdan kâr saydığımız dakikalar nelerdir? Neleri yaşadığımda bugün çok kârlı geçti demeliyim?  Bu soruya farklı insanlar; ayrı ayrı cevaplar verecektir. Bu çok doğal… Garip olan, yıllar geçtikçe bu soruya kendi kendime verdiğim cevapların sürekli değişim içinde olması. Kendimi bilir bilmez dedim ki “yaşamak, annemin elini tutabilmektir.” Onun
216 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.