ölsen ne yaparsın’ diyor birisi ‘her gün ne yaparsın’ tut ki avukatsın istanbul barosuna kayıtlısın ‘ellerindeki ve göğsündeki çeşmeler’ diyor biri ‘suçsuz çıkarmıyor seni’ tut ki almanyaya bir mektup atmışsın ‘ilkinde doğrusuna raslamadım ki’ diyor birisi dışarlarda bir omcanın dibinde bir üzüm tanesi çürüyor azar azar gece çürüyor ‘sonrası iyi olsa ne yazar’ diyor birisi
işte herkes yüz yüze şimdi geceyle karşılıksız suçlamalarla avutuyor kendini ‘senin aşkındır’ diyor uzun iç-çekişlerle birisi birisi ‘her şey uzakta artık’ istanbul karagümrükte bir evde belki de başka bir yerinde dünyanın ‘hayır’ diyor birisi ama neye bir oyun sanrısı gidip geliyor gidip geliyor deniz dibinde bile terlenen
Reklam
İSTANBUL Salkım salkım tan yelleri estiğinde Mavi patiskaları yırtan gemilerinle Uzaktan seni düşünürüm Istanbul Binbir direkli Halicinde akşam Adalarında bahar
Taziye Evi...
Taziye evine gittik.. Avukat olan oğlu gelmiş İstanbul'dan... Kızı da doktormuş, o cenazeye yetişememiş ama sonradan gelmiş. Avukat oğlanın dediğine göre yurt dışında görev yapan bir oğlu daha varmış, bulunduğu ülkede uçak ayarlayamamış, gelemeyecekmiş... Nasıl yollar dedi damat oğluna... Valla arabaya yol dayanmıyor dedi. Lastikler kış
Hüzün/ Kahrol İsrail
Çöl çöl olmuş kalbimiz bir hal olmuş bize Ne bülbül kalmış ne gül bir hal olmuş bize Yağmalanmış kalbimin ülkesi Kudüs Filistin ve Endülüs bir hal olmuş bize Buhara nerede ey baharı unutmuş  kalbim ama nerede bu akşam bir hal olmuş bize
İstanbul
Haramiler kesmiş sokak başlarını Polisin kırbacı celladın ipi spikerin çenesi baskı makinesi Haramilerin elinde Ve mahzenlerinde insanlar bekler Gönüllerinde kavga gönüllerinde zafer Bebeklerin hasreti içlerinde gömülü Can yoldaşlar saklıdır mahzenlerinde Boşuna çekilmedi bunca acılar İstanbul Bulutların ardında damla damla sesler Gülen çehreleri ve cesaretleriyle Arkadaşlar çıktı karşıma Dindi şakalarımın ağrısı
Vedat Türkali
Vedat Türkali
Reklam
56 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.