TÜRKLERDE KADININ İÇTİMAÎ VE SİYASÎ ROLLERİ I
Eski Türk içtimaî ve siyasî hayatında kadının müstesna bir mevkie sahip olması devletin feodal bünyesine yeni bir unsur ekliyor; bunun faydaları yanında siyasî istikrarı bozan mahzurları da beliriyordu. Bu sebeple kadının mevkii ve rolüne dair bir bahsin ortaya konulması gereklidir.
Bilge Kağan kitâbesinde: "Tanrı Türk milleti yok olmasın diye babam İl-teriş Kağan ile anam İl-bilge Hatun'u yükseltti" ibaresi kadının siyasî ve içtimaî mevkiinin ne derece ileri olduğunu göstermeğe kâfidir. Han başka bir yerde: "Sizler anam Hatun, hala ve teyzelerim, ablalarım, kadınlarım ve kızlarım" hitabı ile de bu görüşü tey'id etmiştir. Uygurlar VII. asırda, henüz devletlerini kurmadan önce, bu kavmin reisi savaşlarla meşgul olduğu için, anası Uluğ Hatun: " İhtilâflara ve dâvâlara bakıyor; kanunlara tecavüz edenleri şiddetle, fakat adaletle cezalandırıyordu. Bu sayede Uygurlar arasında nizâm kurulmuş bulunuyordu. Arap istilâsı karşısında, Tuğ-şad küçük olduğundan, anası Hatun Buhara hükümdar bulunuyordu. Onbeş yıl tahtında kalan Hatun, Araplarla uzun müddet savaş ve barış halinde idi. O, Çinlilerle de münasebette olup imparatora 719'da elçi gönderip Araplara karşı yardım istemişti.
Kaynak Türk Cihân Hâkimiyeti Mefkûresi Tarihi, Ötüken...