Tefekkür Notlarım'dan
Kur'an-ı Kerim'in ilk sûresi olan Fatiha Sûresinde dosdoğru yol üzere 'hidayete erdirmesini' istiyoruz Allah Teâlâ'dan.
İkinci sûre olan Bakara'ya bakınca da
Kur'an-ı Kerim'i, 'hidayet rehberi' olarak ilan ettiğini görüyoruz Allah Teâlâ'nın.
Yani sanki bakmasan ,
Fatiha'dan ileri gitmesen,
Kur'an-ı Kerim ile alakanı devam ettirmesen görmeyeceksin cevabı..
Kur'an-ı Kerim ile olan meşguliyetini arttırdıkça da daha ne cevaplar,hidayete ermek için hakikate dair ne kapılar göreceksin,der gibi.
Öyle değil mi?
Aşk nedir?
Insanın yaratılış fıtratının özünde var olan hamurun mayasıdır aşk. Varoluş sebebi de diyebiliriz. Yaratıcı yani Allah belki de duyguların en güzeli olan aşk ile yarattı. İnsanın özüne bu duyguyu yerleştirdi. Çünkü kendisini ve kendisindeki mükemmelliği ancak aşk duygusuyla kavrayabilelim diye..
Bazen aşk insanlglunun zaafıdır. Ama neye kime kime karşı... Aşk bir bakış bir görüş bir hissediş bir istikrardır. Bir çiçeğe bakar ondaki güzelliği görür o mükemmel sanatla o çiçeğin sanatkârının varlığını hissedip ona aşık olup ve bu aşkın istikrarını sağlamaktır. Keza bu bir karşı cinse de duyulan bir histir. Karşı cinsteki özellikler sendeki eksiklikleri tamamlıyor ise Mevlanaya göre o anda ortaya çıkan histir aşk.
Bazen de elemdir aşk. Kederdir gamdır. Ve nihayetinde imtihandır. Sevgilinin hatrına ondan gelen acıya dirayet göstermektir. Çünkü imtihana aşksız tahammül edilmez. Aşk ta imtihansız tamama ermez. Ve ne diyor yine Mevlana "Aşk davaya benzer acı da şahide. Şahidin olmadan davayı kazanamazsın."
Sonunda vuslatın olduğunu bildiğin için sabretmektir. Beklemek, özlemek... Belirsizliktir kimi zaman... Uzun bir yolda yururcesine... Ve yolun sonu nereye gider diye düşünmeden sadece ilerlemektir..
Ve nihayetinde hakikate ulaşmaktı Aşk. Davayı kazanıp vuslata ermek ve en sevgilinin huzuruna erişmekti...
Kendi kalemimden. Umarım beğenmişsinizdir 😊
hakikate ermek,
kendini de dünyayı da okuyup,
anlayıp yutmak,
ve dürüp kaldırmak mıdır defteri?
yoksa kendinde ve dünyada
‘anlaşılmaz olan’ın gövdesinden
kendine yeni bir ‘kendilik’
yontup çıkarmak mı?
Cahit Koytak 
Yeni Başlayanlar İçin Metafizik
“Ancak bir başkasının ne yaşadığını, nasıl yaşadığını, neler hissettiğini anlayabilmek, dünyanın sırrına ermek demektir çünkü hakikat oralarda bir yerlerde gizlidir. Sadece kendimizi değil, başkalarının dertlerini, sorunlarını, acılarını görmeye çalışmak, bunları merak etmek bile bu hakikate bir adım daha yaklaştırır insanları.“
Yolda olmak
Yol olmak, yoldaş olmakla bütünleşip tek bir bütün olmak değil midir? Yolda olmak, gerçeğin peşinde olanın evidir. Yolda yürümek, hikmet aşkıyla hakikate yürümektir. Yolda olmak bir bakıma da hedefe ulaşamamaktır. Çünkü hedefe ulaşmak yolu bitirir, yolun bitmesi de yaşamı... Hikmetin sırrına ermek istiyorsa bir insan, daimî arayış ve yaşamın içinde olmalıdır.
Syf:74-75
🥀
Antikacı
Bahadır Yenişehirlioğlu
Hakikate ermek kolay değil. Mağara dönemi var.
Işığın değerini bilmek için karanlıkların mahpusu olmak gerekir.
Sezai Karakoç
İnsan, ruhunu fark etmekle mükellefti.
Sadece vücuttan ibaret olmadığını, tatmin edilecek tek şeyin o olmadığını anlamalıydı. İnsan biran evvel ruhunu bulmalı ve onun derinliklerine inmeliydi.
Ruhun derinliklerine inmek isteyen insan bir takım fazlalıklardan vazgeçmeliydi.
Ruha yolculuk kimi zaman yakınlardan uzaklaşmak, uzaklara yakın olmak demekti.
Özünü bulmak için sözünü temizlemeliydi insan.
Kendisiyle tanışmalı, eksiklerini fark etmeli en önemlisi kabul etmeliydi.
Yüzleştiği hakikatlerle gamlanacaktı ancak dünyanın da güllük gülistanlık hakiki yâr olmadığını bilecekti.
Hakikate ermek için bağ olacak prangalardan kurtulmalı, takılıp düşeceği taşlardan arınmalıydı.
Zor olacaktı ama insan bu zorluğuna talip olmalıydı.
Az bir vakit sonra talip olduğu zorluk ona huzuru kazandıracaktı.
Ruhunu bulanlardan, âlâlara tekrar yükseltenlerden olmak temennisiyle…
instagram.com/reel/CvAUsKvNir...
"Hakikate ermek kolay değil."
https://1000kitap.com/kitap/kitap--278654 / 
Sezai Karakoç
Kur'an'ın gönderilmesi
Yüce Rabbimiz Kur’ân-ı Kerim’i bizlere niçin gönderdiğini şöyle açıklar: “Ey insanlar! Rabbinizden size bir öğüt, kalplerdeki hastalıklara bir şifa, inananlara bir rehber ve rahmet gelmiştir.” (Yunus 10/57).
Hem pratik hem deteorik hikmeti cem eden Kur’ân-ı Kerim biz insanlara geldi. O, amelî (pratik) hikmet yönüyle hem amellerin güzelliklerini