Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Egri Minare Süleymaniye Camiinin inşası tamamlanmış, ibadete açılacağı gün ilan edilmişti O gün gelince istanbul'un her yanından insanlar bu eşsiz eserin açılışında bulunmak için şehrin bu noktasına akın etmişti Herkes hayranlıkla bu Türk mucizesini seyrediyordu Fakat bunlar arasında bulu nan bir çocuk, "Aaa şu minareye bakın nasıl
“Geçti bu demde cihandan pîr-i mi‘mârân Sinân.” 50 yıla yakın Osmanlı İmparatorluğu'nda başmimarlık yapan ve eserleriyle dünyanın dört bir yanına adını duyuran Mimar Sinan`ın Kayseri Ağırnas`taki evi. Ağırnas'ta ki yeraltı şehrinin bir parçası olduğu düşünülen ve 1400'lü yıllarda yapılan ev, Mimar Sinan Evi adıyla müzeye
Reklam
Üsküdar'da Mihrimah Camii
Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan on yedisine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah, yani Mihrü Mah, Farsca’da “Güneş ve Ay” anlamına gelir. Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa, diğeri ise Mimar Sinan’dır. Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir. Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve de Mihrimah
Manisa günlükleri
Muradiye'de gönlüme Koca Sinan düştü. Birden kendimi 2010'da kardeşimi Tekirdağ Malkara'da askerdeyken ziyaret edişimi düşünürken buldum. Ziyaret sonrası Edirne'ye gitmek istemiş yanlış otobüse bindigim için neredeyse Trakya'nın birçok köyünü dolaşarak yatsı namazına yakın bir vakit Edirne'ye ulaşmıştım. Selimiye'nin bahçesine girerken, Osmanlı'ya neden, "Taşa ruh giydiren medeniyet" dendiğini daha iyi idrak etmiştim. Sonra aklıma birden Mimar Sinan'ın o Süleymaniye Camiinin köşesine adeta ilisircesine yerleştirdiği mütevazi kabri düştü aklıma... Ve çıkışta onun kabrini ziyaret edemeden.de Saruhan Bey'e selam edip ikisine de birer Fatiha hediye etmek nasip oldu. Gönlüm İstanbul arzularken, Manisa'ya her geçen gün bağlanıyorum sanırım vesselam...
Şimdi anlıyor ve kabul ediyor musun?
Ah şimdi anlıyorum. Aşkın ateşinde yanmak yazıldıysa kaderine ötesine geçemiyorsun. Cihan sultanının kızı da olsan, kos koca mimar Sinan da olsan aşkın kederi alnına yazıldıysa kaçamıyorsun. Ve nasibinden başkasına varamıyorsun. Haydi toparlan artık yüreğim. Sana gerçek bir aşk besleselerdi, seni aşka küstürmek yerine sineni aşkla barıştırmazlar mıydı? Aşka olan inancını kutsal bir emanet gibi koynunda taşır, her fırsatta delilleriyle inancını yeniden dirilteceklerdi. Aşk insan yüreğinden gideli hayli olmuş. Sen kendi düşlerinde kurduğun aşka insanmışsın. Ve her seferinde bu inançla kutsayıp, yıkılmışsın. Şimdi toparlan, yüreğini kapat aşka ve nasibini sevmeye bak.
"Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah sultan 17′sine bastığında, iki kişi onunla evlenmek ister. Mihrimah yani Mihr-ü Mah Farsça’da “Güneş ve Ay”anlamına gelir.Kızla evlenmek isteyenlerin biri Diyarbakır Valisi Rüstem Paşa diğeriyse Mimar Sinan’dır. Padişah kızını Rüstem Paşa’ya verir. Koca Sinan evlidir, ellisindedir ve Mihrimah Sultan’a deliler gibi aşıktır! Gerçi sevdiğine kavuşamamıştır ama, aşkını olanca güzelliğiyle sanatına yansıtmıştır. Üsküdar’a sarayın isteği ile 1540 yılında Mihrimah Sultan Camii’nin temelini atar 1548′de bitirir. Camiyi yaparken eserine sanki “etekleri yerleri süpüren bir kadının” dış çizgilerini verir. Derken, ilk kez padişah fermanı olmaksızın, Edirnekapı’da,pek kimselerin uğramadığı ıssız ama İstanbul’un en yüksek tepelerinden birine, ikinci bir eser yapmaya koyulur Mihrimah Sultan’a. Cami küçücüktür. Minaresi 38 metredir, bir adet incecik kubbesi üzerindeyse 161 pencere caminin iç güzelliğini aydınlatır, içerdeki sarkıtlar ve minare kenarındaki işlemeler, Mihrimah Sultan’ın topuklarını döven saçlarını anımsatır inasana. İşte aşk’a adanmış iki eser. Edirnekapı ve Üsküdar’da camileri aynı anda görebileceği Ve 21 mart’ta yani gece ile gündüzün eşit olduğu günde, (21 Mart aynı zamanda Mihrimah sultan’ın doğum günu) manzara şudur: Edirne camiinin tek minaresi ardından kıpkırmızı güneş batarken, Üsküdar camiinin ardından ay doğar! Mihrü Mah=Güneş Ay"
Reklam
Mimar Sinan’ın 400 yıl sonra camiden çıkan şişedeki notu.
Mimar Sinan’ın eseri olan Şehzadebaşı Cami’nin 1990’lı yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, restorasyon sırasında yaşadıkları bir olayı şöyle anlatıyor: "Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon
Biliyor muydunuz?
EDİRNE'de BULUNAN SELİMİYE CAMİİ'nin İki minaresi üç merdivenlidir.. Mimar Sinan o üç merdiveni öyle tasarlamış ki, minareye 3 kişi aynı anda çıkıyor ama 3'üde birbirini görmüyor.. İşte Koca Mimar Sinan'ın eşsiz eseri ve zekası..
Hoşgörü Abidesi Mimar Sinan'ın Eğik Minare Hikayesi..
Koca Sinan yine bir camisini bitirmiş, ustaları ve bilimum devlet erkanıyla karşısına geçmiş, eserin heybetini izlerler. Yakınlarında oyun oynayan çocuklardan biri koşarak yanlarına doğru gelir ve minarelerden birini işaret ederek Koca Sinan'a "ama bu minare eğri" der... Sinan'ın ustaları ve devlet erkanı çocuğun bu densizliğine
Mimar Sinan'ın ustalık eserim dediği, kendisinin ifadesiyle "Hıristiyan mimar geçinenlerin: 'Müslümanlara galebemiz var; Ayasofya'nın kubbesi gibi bir kubbe devleti İslamiyye'de inşa olunmamıştır' dediklerini duymuştum" diyerek kubbesini Ayasofya'dan altı zira daha yüksek yaptığı Selimiye camii görenleri kendine adeta hayran
86 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.