Beni cândan usandırdı, cefâdan yâr usanmaz mı?
Felekler yandı âhımdan, murâdım şem’i yanmaz mı?
Kamu bîmârına cânân, devâ-yi derd ider ihsân
Niçin kılmaz bana dermân, beni bîmâr sanmaz mı?
Gamım pinhân dutardım, ben dediler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı?
Şeb-i hicrân yanar cânım, döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım, kara bahtım uyanmaz mı?
Gül-i ruhsârına karşu, gözümden kanlu akar su
Habîbüm fasl-ı güldür bu, akarsular bulanmaz mı?
Değildim ben sana mâil, sen ettin aklımı zâil
Mana ta’n eyleyen gâfil, seni görgeç utanmaz mı?
Fuzûlî rind-i şeydâdır, hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı?
İnsan insan derler idi
İnsan nedir şimdi bildim
Can, can deyü söylerlerdi
Ben can nedir şimdi bildim
Muhyiddin der hak kadir
Görünür herşeyde hazır
Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim
Kendisinde buldu bulan
Bulmadı taşrada kalan
Canların kalbinde olan
İnanç nedir şimdi bildim
Ayan nedir pinhan nedir
Nişan nedir şimdi bildim
Soru: Âdem’in ve Havva’nın yaratılışı Sümerler’den Tevrat’a oradan da Kuran’a mı geçmiştir?
Cevap: Sümerlerde (veya Babil’de) insanın yaratılışı çok değişik şekillerde anlatılmasına rağmen Tevrat’taki Âdem anlatımlarına benzer üç yönü vardır. Birincisi, bir mitte EA’nın veya Marduk’un insanı topraktan yarattığı yazar. İkincisi ise Enki-Ninmah
.
Her Aşk bir yürekten doğar,
Ve bir yüreği doğurur...
Belki oğlan olur, adı şair olur,
Belki kız olur, adı şiir olur.
Ölümlüdür doğan ve doğurulan.!
Biz ne edek...
Nietzsche'nin Böyle Söyledi Zerdüşt(Also Sprach Zarathustra) kitabı çevirinin belki de en mühim olduğu klasiklerden biridir. Çünkü Nietzsche bu kitapta felsefi birikimin dışında edebi yeteneğinin de zirvesini zorlamıştır. Her zaman söylediğim gibi, doğru çeviriden Zerdüşt'ü okumak esaslı bir şiir okumaktan daha büyük zevk verir. Bu yüzden çeviri
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı
Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı
Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Beni tan eyleyen gafîl seni görgeç utanmaz mı
Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı