Artık dayanmakta zorlandığım ve kendi başıma aşamayacağımı anladığım obsesyonlarımın zirvesinde çaresiz hissederken, bir yıldan fazla bir süre önce ilk defa gittiğim terapistime, aradan geçen zamanda kat ettiğim mesafe için özel bir teşekkür ettim bu hafta. İnsanın içten bir teşekkür etmesi bile başlı başına güzel bir duyguyken, bir de tüm bunların benim adanmışlığım sayesinde olduğu iltifatını almak tarifsiz hissettirdi bana.
Geçen zaman öyle bir süreçti ki hiç tahmin edemeyeceğim bir şekilde ilerledi. Seans esnasında ve sonraki günlerde çektiğim acılara bakıp bir şeylerin ters gittiğini düşünerek yine de devam etmem hiç kolay olmadı. Bir de hayatın kendi zorluklarını yaşatması katmerledi meseleyi. Ancak o an bu kadar bilincinde olmasam da bir şekilde adamışım kendimi.
Obsesyonlarımla ve kendimle ilgili hiç tahmin edemeyeceğim şeylerle yüzleşmem derimi kalınlaştırdı. Gün içinde yaptıklarımla önceden de rahat uyurdum ancak her uyandığımda bir işkence gibi hepsi boşa giderdi. Yeni günde tüm bu sıkıntılarla en baştan mücadeleye girişmem gerekirdi. Sarp yokuşlar gözümü korkuturdu. Tam oldu derken Sisifos’un kayası gibi yuvarlanırdı her şey. Ama artık ne yokuş sarp, ne de bir kaya taşıyorum; ellerim boş ve koşuyorum.