"Halbuki Anadolu devrimine kadar, devletimizin, milletimizin ve hatta lisanımızın adları Osmanlı idi. Türk kelimesi ağza alınamazdı. Hiç kimse 'Ben Türküm' diyemezdi. Son zamanlarda Türkçüler böyle bir iddiaya cüret ettikleri için, SARAYIN nefretlerini üzerine çektiler. İşte Halk Fırkasının öncüsü olan Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti, büyük kurtarıcımız olan Mustafa Kemal Paşa'nın irşadı ve rehberliğiyle bir taraftan Türkiye'yi düşman istilalarından kurtarırken, diğer taraftan devletimize, milletimize, dilimize hakiki adlarını verdi ve siyasetimizi mutlakıyet ve unsurlar siyasetinin son izlerinden bile kurtardı. Hatta diyebiliriz ki, Müdafaa- i Hukuk Cemiyeti, hiç haber olmadan Türkçülüğün siyasi programını tatbik etti. Çünkü hakikat birdir, iki olamaz. Hakikati arayanlar, başka yollardan hareket etseler bile, neticede aynı hedefe vasıl olurlar.
Türkçülük ile halkçılık tam hakikati buldukları içindir ki tamamıyla birbiri ile uzlaştılar. Bu aynılığın bir görünümü de şudur ki, bütün Türkçülerin hiç bir müstesnaları olmamak üzere Anadolu'da savaşa katılmaları ve onun en ateşli koruyucuları olmalarıdır.
İstikbalde de daima halk ile Türkçülük el ele vererek idealler alemine doğru beraber yürüyeceklerdir."