Ben Tanrı misafirim, yersiz bir garibim.
Hükümdarlar hangi hakla hükmediyor peki? Kim onaylıyor iktidarlarını ve mevkilerini? Katır gibi inatçı olmalı, ona ne şüphe Tanrı'nın onayı olmadan bir saat bile tahtta davetsiz bir misafir gibi oturan ve başkanlık koltuğundan duyduğu gururu herkesin gözüne sokan bir ademoğlu. Ancak İlahi Hak'la olur her ne olursa, hiçbir şey gerçekleşmez Tanrı onaylamazsa. Bir budala bozabilseydi eğer O"nun tasarısını veya bir zorba durabilseydi şayet O'na karşı, hayret verici bir durum olurdu bu doğrusu! Öyleyse Tanrı? Gücendirmeyi istemem ama görevi ihmalden suçlu olsa gerek bir parça. Ambrose Gwinnet BIERCE (Şeytanın Sözlüğü)
Reklam
Kaplamanın çatlağında saklanan örümceğin kafasındaki sekiz parlak kara amber damlası. Kırmızı balığın gözü kendi duru dünyasından bizim derinlik ve yok oluştan ibaret dünyamıza bakan. Loş bir salonda üç parçalı bir ayna çoğaldıkça küçülen kendi karanlığında. Bir teleskop şehrin öbür ucunda ya da Eldebaran yıldızında. İnandığın o kıskanç tanrı. Komşularının iflah olmaz hırsı. Güneş, ta kendisi, dönmeye başladığında yalnızca bir kez göz göze geldiğin. Odandaki yaşlı hayalet hiç görmediğin o ürkek misafirin. Yolunu kaybettiğin ormanlar, nereye gittiğini senden iyi bilen. -Ursula K. Le Guin
Geçenlerde kapıma yaz geldi. Tanrı misafiri olmasa içeri almazdım.
Günter Grass - Teneke Trampet
Alman yazar Günter Grass'ın 1959 yılında yayınladığı Teneke Trampet, yayınlandığı ilk günden itibaren dünya edebiyatında önemli bir yer edindi. Hatta bu kitap yazara 1999 yılında kendisine Nobel Edebiyat ödülünü kazandırmıştır. Kendi ifadesiyle büyümeyi reddedip cüce kalan tiz sesiyle her türlü camı kırma yeteneğine sahip üç yaşından beri kırmızı teneke trampetinden ayrılmayan Oskar, romanın ana karakteridir. Oskar bir anti-kahramandır. Yaptıklarıyla sürekli kendinden nefret ettirir. Fakat öyle ilginç bir karakterdir ki ondan tam anlamıyla nefret de edemezsiniz. Kitap boyunca Oskar'ın ağzından bir anlatım olur ama aynı paragrafın içinde bile tanrı-yazarın devreye girip "Oskar" diye bir anlatımı da söz konusudur. Kitap, 47 bölüm boyunca Birinci Dünya Savaşı'ndan daha önceki bir zaman diliminden başlayıp ta 1951 yılına kadar olan süreçte Danzing şehrini anlatır. Nazilerle birlikte bir şehrin dönüşümüne, Yahudilere başlaya düşmanlığa, şehrin içinde kardeşçe yaşayan Polonyalılarla Almanların birbirine düşman oluşlarına ve daha birçok tarihi olaya Oskar'ın tanıklığıyla misafir oluruz. Büyülü gerçekçi bir anlatımın da kullanıldığı bu çok değerli kitabı özellikle Kamuran Şipal çevirisinden (Gendaş ya da Cem Yayınları) okumanızı öneriyor ve 1979 yılında En İyi Yabancı Dilde Oscar Ödülü alan filmini de izlemenizi tavsiye ediyorum. Bu kitabı daha detaylı incelediğim videoyu aşağıdaki linkten izleyebilirsiniz: youtu.be/HgauC_zxcXE Ayrıca bu kitaba sitede yazdığım inceleme için: #45629991
BEŞ LİRANIN LÂNETİ Bazen üst perdeden düşündüğümde "Başka insanların günahlarının lanetini benim taşıdığım demler de oluyor mudur?" dediğim olur her nedense. Aslında böyle düşünmeme neden olabilecek yaşantısal şemalara o kadar da sahip olmadığımı biliyorum ama bazen bu şüphelerimi doğrular nitelikteki yaşantılara da maruz kalmıyor da
Reklam
232 öğeden 171 ile 180 arasındakiler gösteriliyor.