Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Yaşanan yabancılaşmanın en büyük ve en tehlikeli sonucu da gündelik hayatın ritminden kopan modern insanın pozisyonsuzluğudur......... "Köprüdeki intiharı seyreden otomobil sürücüsü ya da metrobüs yolcusu, camın ardından, televizyon monitörüne bakarcasına, "ne kadar yakın, o kadar uzak!" paradoksuna tutsak kalmaya başlar. Bir süre sonra bu tutsaklığı tercih de eder. Cunkü "pasif tanıklık" hiç bir zaman yormayacaktır kendisini. Televizyon izleyicisinin hantallığı, gündelik hayatın öznesiyken de yapışmıştır bedenine. böylece köprüdeki intihar, ellerinde patlamış mısır ve colalarla seyredilen bir "sahne gösterisi"ne dönüşüvermiştir..." Jean Baudrillard - Siyah Anlar
V’eda Gerçekliğin içinde veya hayalimde bile değilken neredeyim ben? Ne aradığıma dair herhangi bir fikrim yok. Belki de böylesi iyidir derken o kadar uzaklara düşüyorum ki kendimi labirentin en başında buluyorum. İşte öylesine uzak yaşadığım duruma, öylesine uzak şeylere karşı bir ilgi uyanıyor içimde. Dikkatlice sokulup kulak kabartıyorum. Koyu
Reklam
Aslında, eylemimi canlandıran güdülerin bilincinde olduğum olgusuyla, bu güdüler çoktan bilincim için aşkınsal nesnelerdir, dışarıdadırlar; faydasızca onlara yapışmaya çalışacak mıyım; varoluşumla ondan kurtuluyorum. Her zaman özümün ötesinde, eylemimin nedenlerinin ve dürtülerinin ötesinde varolmaya mahkumum; özgür olmaya mahkumum. Bu, özgürlüğüme kendisinden başka sınırlar bulunamayacağını veya özgür olmaktan vazgeçmekte özgür olmadığımız anlamına gelir. [Varlık ve Hiç] ....... Boşluk duygusu insan ruhuna baskı yaptığında hiçbir zaman ulaşamayacağımız özgürlük kavramı, bize kendi benliğini kabul ettirmeye çalışır. Oysaki onun özü itibariyle insana vereceği tutsaklık bir anlık unutma sayesinde ya da o an için öyle istediğimiz için boyun eğdiğimiz ölçüde kendi benliğimizde geri dönüşü olmayan yaralar açmasına yol açar. Bu da öncekinden daha tehlikeli bir tutsak hiçlik aşılar, artık düşünmekten yoksun varoluşumuza.
BOTEVGRAD
Sadece 20 şiir yazarak, dünya şiir tarihine geçmek; Hristo Botev HAYRETTİN FİLİZ 12 Eylül 2016 “Uyandır tek tek her insanda, ey tanrım, gerçek özgürlük sevgisini, Taksın canını dişine dövüşsün, halkı ezenlere karşı bir savaş ki bu, amansız. Koma yaban ellerde sönsün yalım yalım yanan taşıdığım bu yürek. Sesim boşa gitmesin, sesim
Stanford Hapishane Deneyi
sosyal psikolog Philip Zimbardo’nun 1971 yılında Stanford Üniversitesi bodrum katını bir hapishaneye çevirerek mahkûm ve gardiyan olmanın psikolojik etkilerini incelemek amacıyla 24 üniversite öğrencisiyle başlattığı ancak planlananın ötesinde bizlere roller, uyum, kötülük ve sistemler adına çok şey söyleyen klasik bir psikoloji deneyidir. Gazete
Moda denilen şey o kadar çirkindir ki onu her altı ayda bir değiştirirler. (OSCAR WILDE) Bir tehlike anında gemiden uzaklaşan fareler, geminin batmamasını bir türlü affedemezler. (Wieslaw Brudzinski) Kurtlarla arkadaş ol, yalnız elinden baltayı bırakma. (Rus Atasözü ) Rüzgara tüküren, kendi yüzüne tükürür. (İtalyan atasözü ) Bir gün su
Reklam
Satrancın Kanlı Savaşı
Bu yazımı satranca gönül verenler ve taşlarını feda edenler için kaleme alıyorum. Haydi satrançseverlerim toplanın etrafımda, cümbüş olalım. Size keyifli, destansı bir yazı okuyayım. Bağımlılık yaratan ve tutkunu olmaktan kendinizi alamayacağınız bu oyunumuz, sizi pür dikkat bu kareli tahtaya tutsak edecek. İşin içine girmeye görün;
Militan yüreğim...
Çek bakışını gözlerimden Talan edip yüreğimi Derme çatma düşüncelere sürükleme. Dağıtma masum Düşlerimi masallar anlatip çocuk yanıma tehlikeli oyunlar oynatma. Tutsak şiirler yazdırıp adına yıktırma gözlerindeki kenti. Kundaklatma buz tutmuş hislerimi Adınla başlayan sloganlar attırma. Astırma şimdi kirpiklerine kendimi Alışık değilim öyle Can alıcı bakışlara Birkaç beden büyük gelir acılarım sana. Külden gelip kül'e döndü bedenim Nefesim Ayaz Dilim zehir hiç dönmedi gidenlerim Çek o bakışları gözlerimden. Militan yüreğimde Devrim'ler yaratma.
72 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.