5 küçük parmak...
Hiç beş küçük parmak ve acı anıları,yaşantıları anlatan bir ağız ruhunuzun boğazını sıktı mı? Benim boğazımı sıktı bugün... Babası bonzai satmaktan içeride 21 yıl yemiş...iyi oldu valla üzülmedim diyor ama gözler dolu dolu...bir sürü cezası birikmişti hakim 21 yıl verdi diyor...ailede tek “çalışan” babasıymış...bir de temiz konuşuyor bir de tatlı ki sormayın....bizim borcumuz vardı öğretmenim bir adama at arabamızı sattık ödedik diyor...ama adam hala bize geliyor...neden geliyorsa diyor...beni bir kere yanına çağırdı sevmediğim için gitmedim diyor...başka bir ton yazamayacağım şey...uyuşturucu türlerini biliyor..sakın sen kullanma olur mu dediğim anda son çiviyi çakıyor kalbime... Aileme yaptıklarını gördükten sonra içmem ben öğretmenim... Sarılıyor bana ve o beş küçük parmak eritiyor göz yaşını ruhumda...ağız dolusu küfür ettiriyor içeriden...ben bugün içimde yaşamam gereken yeni bir yük aldım..ya siz nasılsınız?
1000Kitap Bursa 28. Buluşması Gerçekleşti
Fi tarihinde teee 18 Ağustos'ta yaptık buluşmamızı. Abi haber nerede, abi niye haberi paylaşmıyorsun, yahu şu haberi paylaşsana, hesabın şifresini mi unuttun gibi bir sürü mesaj aldım buluşmanın iletisini yazmayınca. Şimdi açıklıyorum neden yazmadığımı. Canım istemedi ve oblomovluk yaptım. He bugün yazarım he yarın yazarım derken bugün oldu. Zaten
Reklam
Sanırım ben hiç gidemiyorum buluşmalaraa...
Buluşalım mı? Kışın: valla ben hiç gelemem bu soğukta Yazın: valla ben hiç gelemem bu sıcakta..
Marks & Heidegger
Yazar
Kaan Arslanoğlu
Kaan Arslanoğlu
benim dostumdur. Onlar hala devam ediyor sanırım. Ben buralara yerleşince düştüm. Her hafta çarşamba maç yapardık. Ayda bir de cuma geceleri buluşur sabaha kadar briç oynardık. Maçtan sonra ve briç oynarken felsefe, edebiyat, sinema konuşurduk. Çünkü derdik ki, siyasete bulaşmadan felsefe konuşmak
Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. Lazım olursa açar okursun, Olmazsa da olsun, bir zararı yok burada dursun. Şuraya bir cümle koydum. Bırak, acımızı birileri duysun. Hem zaten şiir niye var? Dünyanın acısını başkaları da duysun! Acı mıhlanıp bir kalpte durmasın. Ortada dursun. Olur ya biri eline alır okşar, biri alnından öper. Az unutursun. Buraya tabiatı koydum. Ağaçları, suyu, ovayı, dağı. Onlar bizim kardeşimiz, çok canın sıkılırsa arada onlarla konuşursun. Buraya, küçük mutlu güneşler koydum. Günlerimiz karanlık ve çok soğuyor bazı akşamlar, ısınırsın. Buraya, bir inanç bir inat koydum. Tut ki unuttun, tekrar bak, o inat neyse, sen osun. Buraya yolun yokuşunu koydum. Bildiğim için yokuşu. Zorlanırsa nefesin, unutma, ciğer kendini en çabuk onaran organ, valla bak, aklında bulunsun. Buraya umutlu günler koydum. Şimdilik uzak gibi görünüyor, ama kimbilir, birazdan uzanıp dokunursun. ...
Birhan Keskin
Birhan Keskin
Anne karnındaki bir çocuğun ağzı gözü, kulağı, eli ayağı vardır. Halbuki bunların hiçbirine orada lüzum yoktur. Orada çocuk, gıdasını, göbeğinden annesine bağlı bir hortumla almaktadır. Şimdi bu çocuk: - Ya Rabbi! dese, şu hortum bana yetmektedir. Peki şu ağıza, şu göze, şu kulağa, şu ele, şu ayağa ne lüzum vardı. Hiçbir işime yaramamaktadırlar?
Reklam
1.000 öğeden 491 ile 500 arasındakiler gösteriliyor.