Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mi Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
Kamu bîmârina cânân deva-yı derd eder ihsan Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mi
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânim Uyadır halkı efgânım gara bahtım uyanmaz mı
Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su Habibim fasl-ı
Yağdıkça
Yerle yeksan, ıslak saçlı, kem gözlü,
Kavim göçlerinden bu yana ağlayan
Ve durmadan
Cep kanyağı yakıcılığında ezgiler
Çalan, çaldıran, yakalatan
Adı bende gizli bir kadındı İstanbul
Şehre bir yağmur yağdı
İçimde yaralı bir aşk kaldı senden sonra.
Kaybetmek zormuş.
Oysa ne kadar da kolaydı sevdalanmaya çalışmak.
Aslında yoktun ya başta.
Niye o yokluk şimdi anlamsız bir boşluk yaratıyor.
Beni hayata bağlayan şeyler dönüp arkalarını gittiler…
Yılmaz Erdoğan
''Romalılar, bilinen dünyanın bütün şehirlerini birbirine bağlayan yolları çizmişlerdi ve o yollar, XV. yüzyılda bu haritanın ortaçağ versiyonunun keşfedilmesinin ardından Tabula Peutingeriana [Peutinger Haritası] adı verilen bir Roma haritasında resmedilmiştir. Bu çok karmaşık haritada üst kısım Avrupa’yı, alt kısım Afrika’yı temsil
Ancak aşkın kadehinden hiç şarap yudumlamamış o kişi, nasıl bir insandır?
Kaldırımları erkek ve kadın kalpleri,
tavanları ise düşlerin gizli gölgeliği olan mabedin ışıklandırılmış altarı önünde saygılı bir şekilde hiç durmamış bir ruh, nasıl bir ruhtur?
Şafağın yaprakları üzerine bir damla bile çiğ düşürmediği bir çiçek,
nasıl bir
hasretin kan çanağı gözlerinde oturuyorsun
seni soruyorum
hiçbir şey bilmiyorsun
hep bir çağlayan gibi senin sevdana aktım
sen ise sularını kaçıran bir nehir gibi uzaktın...
Yılmaz Odabaşı