Freud ‘ un dediği gibi.. “İnsanlar yavaş yavaş inanmamayı, güvenmemeyi, sevmemeyi, kronik şüpheci olmayı öğrenir. Kalbiyle bağlantısını kaybetmiş bir insana tecrübeli denir..” hayatın zorlu yollarında bu duygularla vedalaşmamak lazım.inadına yeniden sevmek,güvenmek,inanmak lazım...
****Hem bilmek hem de bilmemek,bir yandan ustaca uydurulmuş yalanlar söylerken bir yandan da tüm gerçeğin ayırdında olmak,çeliştiklerini bilerek ve her ikisine de inanarak birbirini çürüten iki görüşü aynı anda savunmak;mantığa karşı mantığı kullanmak,ahlaka sahip çıktığını söylerken ahlakı yadsımak,hem demokrasinin olanaksızlığına hem de partinin demokrasinin koruyucusu olduğuna inanmak;unutulması gerekeni unutmak,gerekli olur olmaz yeniden anımsamak,sonra yeniden unutuvermek:en önemlisi de,aynı işlemi işleminin kendisine de uygulamak. İşin asıl inceliği de buradaydı:bilinçli bir biçimde bilinçsizliğe özendirmek. ****Bilinçleninceye kadar asla başkaldıramayacaklar,ama başkaldırmadıkça da bilinçlenemezler...
1984
1984
Reklam
Kim Özlerdi Avuç İçlerinin Kokusunu
O kadar da önemli değildir bırakıp gitmeler, arkalarında doldurulması mümkün olmayan boşluklar bırakılmasaydı eğer. Dayanılması o kadar da zor değildir, büyük ayrılıklar bile, en güzel yerde başlatılsaydı eğer. Utanılacak bir şey değildir ağlamak, yürekten süzülüp geliyorsa gözyaşı eğer. Yüz kızartıcı bir suç değildir hırsızlık, çalınan birinin
Küçücük ayaklarımla söndürdüğüm sigara izmaritleri, koskoca yangınları önleyecek zannederdim. Her felaketi önler, her iyiliğin altından çıkardım. Kahramanlık oyununu hangi kitaptan arakladım bilmiyorum. Yokuş aşağı indikçe, dünyayla birlikte küçülüp, yok olacağımı sanırdım, yok olmayı nasıl öğrenmiştim? En vahimi de bina tepeleriydi, bizim binanın bir tepesine çıkabilsem, atlaya, hoplaya, zıplaya o binadan diğerine, o apartmandan daha da uzağa ve istediğim her yere gidebilirdim. Semt değiştirmek de neydi ki? Ben şehir, kıta, hatta ülke değiştirebilirdim bu şekilde. Özel güçlerim olduğu saçmalığı nasıl da yer etmiş zavallı zayıf içime. Kendimi o koca evlerin tepesinden hiçbir yerime bir şey olmadan atlayabileceğime inanır, kendimi o kadar cesur ve büyük zannederdim. Hoş düşer, kalkar, ağlar, zıplar, kanardı her yerim ama yine de bir şey olmazdı burkulmanın dışında. Yaş aldıkça küçülüyormuş insan ve çocukluk dedikleri şey belki de en büyük hissettiğin, en cesur olduğun zamanlarmış, büyüdükçe cesareti de kırılıyormuş insanın. Saflık mıydı buna inanmak yoksa bilmişlik miydi bilmiyorum, ama hâlâ aklımda o zamanlar var, öyle berrak, o kadar şeffaf ki, sildiğim her şeyin altından çıkabilecek kadar da derin ve sağlam hatta kaçınılmaz. Bir şeylerin değişeceğine üstelik kendiliğinden hem inanç hem de inanmamak var, yerine göre birini çıkarıp, diğerini karartıyorum, bugün kendime inanıp, yarın inanmıyorum. Diğer gün hiç aklıma gelmiyor. Sonra siliyorum, yeniden yazdığımı zannedip, eskinin kopyasının üzerinden geçiyorum.
Çin’de yetişen Bambu Ağacının önce tohumu ekilir, sulanır ve gübrelenir. Birinci yıl tohumda herhangi bir değişiklik olmaz. Tohum yeniden sulanıp gübrelenir. Bambu ağacı ikinci yılda da toprağın dışına filiz vermez. Üçüncü ve dördüncü yıllarda her yıl yapılan işlem tekrar edilerek bambu tohumu sulanır ve gübrelenir. Fakat, inatçı tohum bu yılda da filiz vermez. Çinliler büyük bir sabırla beşinci yılda da bambuya su ve gübre vermeye devam ederler. Ve nihayet beşinci yılın sonlarına doğru bambu yeşermeye başlar ve altı hafta gibi kısa bir sürede yaklaşık 27 metre boyuna ulaşır. Çin bambu ağacı 27 metre boyuna altı hafta da mı yoksa beş yılda mı ulaşmıştır? Büyük bir sabırla ve ısrarla tohum, beş yıl süresince sulanıp gübrelenmeseydi ağacın büyümesinden hatta var olmasından söz edilebilir miydi?… Toprağa atılan tohuma belli aralıklarla ve özenle suyunun verilmesi, yağmur, rüzgar gibi olumsuz fiziki koşullardan korunması gibi uzun zamana yayılmış bir emek ve sabırla beklenilmesi sonucunda altı hafta içinde boyu 27 metreyi bulan Bambu Ağacı… Emek, sabır, inanmak ve vazgeçmemek… Asla pes etmemek! Bakınız, Eski Bir Sioux Kızılderili Atasözü, diyor ki; ”Yollarım kapandıysa; ya kendime açık bir yol bulacağım, ya da yolumu baltam ile ben açacağım.”
İnanmak zordu, güvenmek zordu, yeniden başlamak zordu... Tüm bunlara sebep olanın bunu kabul etmesi hepsinden zordu.
Reklam
427 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.