Duyuların gerçekliği ile yaşıyoruz. Dışarıdan alınan uyarıcılar sinir uçlarindaki reseptörlerle elektrik enerjisine çevrilip, sinir yolunu takip ederek beyne ulaşır.
Bir şeyin bizim için güzel ya da kötü olmasını biz belirlemedik. Duyularımıza sinir hücrelerimize kazınmış illüzyon içindeki bir dünyada yaşıyoruz. Bu imtihanın gerçekliğidir. Duyularımızın oluşturduğu bir gerçeklik üzerinden imtihan ediliyoruz.
O zaman temel konu şu olmalı, sevdiğin ne varsa gerçek değil, bu duygularının oluşturduğu bir illüzyon ve imtihan. Kendine odaklandığında gelip geçici bir yolcu olduğunu anlayacaksın, Hz. Muhammed bile öldü sen ölmeyecek misin ?
Ne zaman yoğun bir duygu hâli yaşarsanız, kendinize odaklanın, yoğun duygu halı imtihan halidir.
Bir daha bu dünyaya gelmeyeğinizi yaşadığınız her saniyenin o ana ait özel bir an olduğunu ve bir daha o saniyeyi yaşayamayacagınızın bilincinde olarak, yaşamalı.
Ölüme dokunmadan, hayata dokunamazsin, ölüm bilinci, bir daha yasamayamacak olma hali, eylemleri ya da eylemsizliği daha anlamlı kılacaktır.
Madem öleceğim, hiçbir saniyeyi heba etmemem lazım.
Hayat ölmek üzere bir andır, hayatı anlamlı kılan eylemler ve eylemin niteliğidir.