Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.24
Eğitim konusu belli bir görüşe göre basit bir dille ele alınmış ve çeşitli hikayelerle de bu görüşler desteklenmiş. Yazar bol bol kendi kitaplarından reklamlar vermiş örneğin bir konu açıklanırken hemen dipnot düşülmüş bunun için şu kitabımı da okuyun gibi. Beni pek etkileyen bir kitap olduğunu söyleyemem ama hiçbir kitap için de okunmaya değmez diyemem. Eğitim konusunda belli konularda farklı bakış açılarını da değerlendirebilmek için göz atılabilir.
Maalesef boğuldum. Alışmış olduğum bir Palahniuk yazım stiline sahip olmadığı için okumak beni çok yordu. Lanetli ile arasında dağlar kadar fark var.
Detaylarda boğulma durumunu Tekinsiz'de de yaşamıştım, burada da sayfa atlayarak tamamlayabildim kitabı. İlk çevirisi/basımı neden toplatıldı merak ediyorum bu arada. Uzun bir süre okumak istediğim ve okuyunca aradığımı bulamadığım bir kitap oldu benim için.
Kuyrukluyıldız, Carl Sagan ve Ann Druyan tarafından 1985 yılında yazılan bir kitap. Kuyrukluyıldızların bilimsel doğasını ve tarih boyunca değişen rollerini anlatıyor. Ayrıca Edmond Halley, Immanuel Kant ve William Huggins gibi düşünürler ve astronomların hayatlarından kesitler de yer alıyor. Yer yer detaylı teknik bilgiler içermesine rağmen keyifle okunabilen sıkıcı olmaktan uzak bir kitap.
Carl Sagan'ın alışılagelmiş sohbet eder havasını yakalamak bu kitabında da mümkün.
Kitabın yayınlanması, Halley Kuyrukluyıldızı'nın 1986'daki görünümünden öncesine rastlıyor, Bilimin popülerleşmesi ve bir çok insan tarafından hala felaket habercisi olarak görülebilen kuyrukluyıldızları doğru bir şekilde anlatılabilmesi için uygun bir zamanı seçmiş yazar.
Carl Sagan'ın kitaplarında benzer bir düşünceyi hissetmek mümkün. İnsanlığın bir gün kendini yok edeceği korkusu, ve gelecekte insanlığın aklını başına almasının zorunlu olduğuna dair bir beklenti. Kuyrukyıldız kitabında da bir çok bölümde, Halley'in bir sonraki geçişi olan 2061 yılına kadar hızla gelişen teknoloji ile birlikte insanlığın geleceği ile ilgili endişelere rastlamak mümkün.
Carl Sagan kuyrukluyıldızları anlatırken bizi bir milyon yıl önceki atalarımıza, kuyrukluyıldızlarda ağaçlar yetiştirip, yakıt depoları, uzak yıldızlara sıçrama istasyonları kuran torunlarımızın nesline götürürken tüm bunları sonsuz uzay boşluğunda çok kısa bir süre için var olan bir tür olduğumuzu unutturmadan ve sonumuzu getirmesinden çok korktuğu evrenin merkezindeki insan kibrine kapılmadan yapmamız gerektiğini bize bir kez daha hatırlatıyor.
Orhan Hoca gibi kendini tarihimizi sevdirmeye ve öğretmeye adamış değerli yazarlarımıza sahip çıkmamız çok önemli. Evet tarih, tarihi filmlerden ya da romanlardan öğrenilmez ama batının düşsel kahramanlarıyla yetişen özenti nesiller yerine kendi tarihini ve tarihe yön veren kahramanlarını bilip onlara sahip çıkan özgüveni yerinde yerli ve milli nesiller yerleştirmemiz lazım. Bunun yolu da bu insanlara kitaplarımızda ve tv de yer vermemizden geçiyor. Kültigin milletinin bağımsızlığını ve mutluluğunu her şeyden önde tutan bir kahraman. Ömrü savaşlarda geçmiş gerek Çin ile gerekse de Çin'in oyunlarına âlet olup baş kaldıran Türk obalarıyla ülkenin bütünlüğünü sağlamak için bir ömür savaşmış. Tonyukuk ve Bilge Kağan'la birlikte tarihimize damga vurmuşlar. Eserin diline gelince Orhan Hocanın dili biraz basit kaldığından yer yer okuru sıksa da okumaya değer bir kitap. Gereksiz ayrıntılara yer verilmesi bazı yerlerde tekrara neden oluyor. Kahramanları konustururken yer yer arapça ve farsça kökenli Osmanlı saray ağzını kullanmak gibi bir hataya düşüyor. Bu tarz eserlerde dönemin dilini tam olarak kullanamasak da Türkçe kelimeler kullanılmaya dikkat edilmeli yer yer anadolu ağzına yer verilmeli ki Anadolu ağzı bize kaba gelse de öz Türkçeye Istanbul Türkçesinden daha yakındır. Örneğin; hala yerine bibi gibi... Bu konuda Ahmet Haldun Terzioglu, Çağlayan Yilmaz, Emrullah Özdemir gibi yazarlar çok başarılı. Sanırım dil konusunda hocaya fazla yüklendim beni affetsin ama dildeki hatalar gerçekten okuru rahatsız ediyor. Fakat her şeye rağmen kitaplarını almaktan ve okumaktan vazgeçemediğim bir yazar sizin de okumanızı tavsiye ederim.
Çocuksun sen, hem de deliler gibi..!
“Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu”…
İlk dizelerinde bile insanı dizlerinden yakalayan,
Ne İleri ne de geri gitmesine imkân sağlamayan,
Durmak ve düşünmek fiilini tüm bedeninize hissettiren,
Bir sessiz çığlık gibidir “Çocuksun sen”.
Evet, çocuksun sen, ben ve bizler, hala yaşımız kaç olursa olsun,
Okuyun, Okutun!..
Servet-i Fünûn döneminin kurucularından olan A. Hikmet Müftüoğlu, Meşrutiyet'ten sonra asıl kimliğini Türkçülük ülküsünü benimseyerek kazanmıştır. 1908'den sonra sosyal konulara yönelen ve toplumsal faydayı esas alan A. H. Müftüoğlu, milli edebiyatın oluşmasında önemli bir görev üstlenmiştir. Eserlerindeki amacı:
"Batı medeniyetini
Kitabın sonunu hiç böyle beklemezdim. Beklenmedik ama iyiydi. Şaşırtıcı ve tuhaftı. Zaten bu adamın kitaplarının olayı bu kitap bittikten sonra bile kitap kafamda devam ediyor gibi kendi kendime diyorum ki şöyle şöyle olmuştur. Kitap bitince her şeyi anladığın zaman taşlar yerli yerine oturuyor. Yarısını okuduktan sonra devamı zaten kendiliğinden geliyor.
Palahnıuk’un okuduğum 4 kitabı arasında “Görünmez Canavarlar” ile kapışabilecek bir kitaptı.
·
Puan vermedi
Dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen
Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu
Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen
Kum taneleri var ya onlardan birindeyim
Yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor
Bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte
Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum
Dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun
Sesin bir
İlk bilgin
Leonardo hakkaten büyük bir bilim insanı bir çok konuda fikri var ayrıca kitapta Osmanlı dan da bahsediyor bir çok yetenekli insan gibi oda süreklilik arz edememis saf yetenek bir yerlere getirir fakat orada tutamaz
Bir kez daha kışı geçirip bahara ulaştık. Başka diyarlarda baharın gelişini renklenen ağaçlar, ötüşen kuşlar, açan çiçekler müjdeler.
Ülkemizde baharı karıncalar gibi sınavdan sınava koşuşan çocuklar haber verir. Peki ama bir çocuğun hayatta başarılı olması nelere bağlı?
Geçen ay Prof. Sinan Sertöz kendisi ile yaptığımız söyleşide bir alanda dünya çapında başarılı olmak için o alanda 10.000 saat emek vermek
gerektiğini söylemiş. İşte bu emeğin önemli bir kısmı çocuklukta veriliyor. Çocukların bazısı niçin kendisini daha kolay motive ediyor ve odaklayabiliyor? Bu ay kapak konuda Bahri Karaçay bu sorunun cevabını arıyor. “Hayatta Başarının Sırrı” başlıklı yazısında hayatta daha başarılı ve sağlıklı olmanın çocukken hazzı ertelemeyi öğrenmekten geçtiğini anlatıyor.
Gelişi en çok çocukları sevindiren Nisan, aynı zamanda Dünya Otizm Farkındalık ayı. Bu sayımızdaki yazısında Dr. Ahmet Okay Çağlayan otizmin genetik yapısını yeni çalışmalar ışığında inceliyor. Yazarımız Özlem Ekici ise birçok farklı yönüyle otizm farkındalığını ele alıyor.
Otizmin zannedilenden çok daha yaygın olduğunu, okullarda her iki üç sınıftan birinde en az bir otizmli öğrenci olduğunu hatırlatıyor.
Ama ilk önce otizmli bireylerin, özellikle de çocukların bilişsel ve sosyal becerilerini geliştirebilmek için toplum tarafından kabul görmeye ve
desteklenmeye ihtiyaçları olduğunu vurguluyor.
