Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.12
Nereye?
Kitapta iki farklı hikayeden bahsediliyor. Birinde Batıya yüzünü çevirmiş bir kadın ve diğer tarafta da geçmişte yaşadığı olaylardan da ötürü kendini eve mahkum etmiş bir adamı okuyoruz. Kitabın başlarında karakterleri, bu iki hikayenin ayrımını yapmak zor olsa da ilerledikçe alışıyorsunuz. Yazar karakterlerin iç çözümlemelerini ustaca yapmış ,düşünce yapılarını anlamakta zorlanmıyorsunuz ancak zor olmaması sizi düşünmeye itmiyor değil. Yazar bu kitapta Doğu-Batı kültür farklarını ortaya koyuyor ,ne tarafa yönelirsek neler meydana gelebilir bir bakıma da bunu açıklıyor. Kitabı oldukça beğendim özellikle bu iki hikaye nerede birbirine bağlanacak sorusu kitaba olan merakımı arttırdı. Keşke bu kitabın devamı gelebilseydi diyorum kitabın sonundaki olay nasıl sonuçlandı ayrı bir merak konusu. Kitabı bitirdiğimde aklıma kaç yıldır tartışılan bir soru geldi : "Pekala, biz hangi tarafa yöneleceğiz ?"
İki hikayenin aralıklarla çok güzel bir şekilde anlatıldığı, sadece 140 sayfada çok büyük bir konuyu ele aldığı çok aşikar. Cumhuriyet döneminde insanların aldığı hali anlatıyor.
Adam geçmişi anlatıyor hapse giriyor. Oysa sadece "gavurlara özenmemeliyiz." Diyerek. Çünkü o geçmişi biliyor, geçmişi yaşıyor. Yenilikler sayesinde kapatılan nehiri arıyor gözleri. Fakat bulamıyor. İşte o nehirle birlikte koca bir nesil de gitmiş elden. Koca bir nesli de, dönemi, yönetimi de kaybetmişiz o zaman. Gelecekler değişmiş. Takke yerine fötr şapkalar gelmiş. Taş yollaın üzerine asfalt dökülmüş. Bütün ülkenin insanının düşünceleri, fikirleri hatta mayaları değişmiş. Gençlerin akıllarında yeni sorular yeni fikirler gelmiş. Tabii ki belli bir düzende yenilik olacak fakat başkalarının yeniliği bizi sadece özenti yapar. Geleneğe ve kültüreuygun bir şekilde olan yenilikler ve değişimler halkı değiştirmez. İşte değişmiş olan sigara ve diğerleri de var kitapta.
SSitare , yavuz, Tansel, zelda... Hepsi yeniliklerin değiştirdiği gençler. Yenilik sadece fiziksel olmuyor maalesef. Yenilikler her şeyi etkiler. İnsanları bile. Önceden doğru olan şimdi yanlış oluyor. Ve alışma süresi kişiden kişiye değişiyor. Uyum olmuyor bu durumda. Çöl tilkisini, kutup tilkisinin yaşadığı alana koysak yaşayabilir mi? Veyatam tersi. İşte buna adaptasyon deniyor. Bir canlı bulunduğu alanın belli koşullarına göre uyum sağlıyor. İşte insanda bulunduğu topluma uyum sağlıyor. Ani değişimler de her biri e manevi bir şekilde dönüyor.
Öncelikle ilk kitap incelemem olacağı için hatalarım olursa şimdiden affola.
Başta Yedi Güzel Adamdan biri olan Rasim Özdenören'i rahmetle anıyorum.
Kitap çok akıcı ve sürükleyici ancak içerisinde bilmediğimiz kelimeler mevcut. Bunu kusur kabul etmemekle beraber aksine kelime haznemizi geliştireceğinden faydalı buluyorum.
Kitabın ilk sayfasında tokat gibi gerçekler yüzümüze vurularak bir giriş yapılıyor. Özdenören, Batı'nın göz boyamalarına kanmamamız gerektiğinin altını çiziyor. Düşünce olarak İslami gibi görünen düşüncelerin, fiillerin görünüş olarak İslama uygun görünüşüne değil, güttüğü gayeye dikkat etmemiz gerektiğini vurguluyor.
İçerisinde ele alınan konular benim de aklımdan geçtiği için üzerinde daha fazla düşünmek için bana fırsat sundu. Bununla kalmayıp kendimce doğru bulduğum düşüncelerin de mukayesesini yaptım. İnsana içinde bulunduğu ortama, olaylara karşı farklı bir bakış açısı sunduğunu düşünüyorum. Bu sebeple okunmasını kesinlikle tavsiye ediyorum.
Kitabın adı çok şey vaad ediyordu bana. Uzun süredir okumak istiyordum ama umduğumu hiç bulamadım maalesef. Neresinden tutmaya çalışsam elimde kaldı. Bir yandan, girdiği milli mücadeleden sonra, deyim yerindeyse bunun pişmanlığını yaşayan, kendini eve kapatmış, gül yetiştiren yaşlı bir adam. Bu adam ki cumhuriyet rejimine ve yapılan yeniliklere karşı bir tavır içinde. Verilen mücadelenin boşunalığından dem vurmaya çalışıyor kendince. Diğer yandan batılılaşmaya özeniyormuş gibi gösterilen bir kadın ve arkadaşlarının hikâyesi var. Bu kısımda nispeten katıldığım psikolojik tahliller ve insan ilişkilerine dair çözümlemeler olsa da, kitabı maalesef beğenemedim.
Fe Eyne tezhebun
Gül yetiştiren adamla bundan 6 sene evvel tanışmıştım. Kitabı okuduktan sonra bir kaç fotoğraf karesi zihnime yıllardır tebbeleş oluyordu. Okuduktan sonra kitapla ilgili bir yazı yazmıştım. Aklımda kalan tek yeri başlığı "Fe eyne Tezhebun" (Bu gidip nereye)?
Tesadüfen eşime tekrar kitabı tavsiye etmemle yeniden okuma ihtiyacı hissettiğimi fark ettim. Evet kitap okumak bir ihtiyaçtır, zira her insan bunu anlayamaz çünkü ihtiyacı hissetmek için eksikliği bilmek lazımdır. Velhasılı kelam oturduk gül yetiştiren adamla günlerce konuştuk. Hâlâ caminin girişindeki raflardaki fötr şapkayı unutamadığımı anlattım ona... Sonra gerçekten biz nasranilere mi benziyoruz dedim....sessizlikle cevap verdi bana, ben onu anladım ve sustum....
Anlamakta ağır bir yüktü, anladım....
Anadolu'nun bir taşra kentinden Yeni Dünya'nın metropollerine kadar uzanan bir coğrafyada kaynaşan insanımız. Modernleşmiş olanlarla kişiliklerini koruma çabasıyla bunun dışında kalanlar. Her iki kesitte yaşayan insanların kendi kendileriyle gerek çevreleriyle olan çatışmalarından doğan dram.
Eksik kalmış aşklar, eksik bırakılmış eylemler. Bu kitabı okurken Batı kültürünün baskısı ile çaresiz bırakılmış insanımızın bocalayışını, gizli protestolarını ve gizli kabullenişlerini göreceksiniz. Rasim Özdenören'in üslubunu sevenler, bu kitapta onun başlıca özelliklerini birarada bulacaklar.
MEB tarafından okullarda tavsiye edilen kitaplardan olan Gül Yetiştiren Adam, yeni baskısıyla raflarda yerini aldı.