4 farklı hikaye, 4 ayrı korku konusu... Son üç hikayede kararsız kaldım ancak ilki güzeldi. Ve elimde olmadan ilk hikayenin bütünüyle güzel bir korku-gerilim romanı çıkardı diye düşündüm.
Yazarın 3 romanını birden aldım, bu bitti, kaldı iki (ki ikinci de bitmek üzere) fakat diyaloglara takıldım. Yazar genelde karakter isimlerini yabancı isimlerle süslemiş, ben bunu seviyorum ama diyaloglar... Bir önceki okuduğum kitapta yani Drakula'daki hitap ve diyaloglar da böyleydi, gerçek hayatta olamayacak kadar kibar... Kibarlığın dozu da zorbalık kadar önemlidir. Ya da şöyle diyeyim, paragrafta yaşanan bir anlık olay anlatılıyor, altına karakterin diyalogu pat diye paragrafın özeti gibi konduruluyor ama incelikten kırılacakmış gibi... Paragrafta korkuyorsunuz diyaloga gelince korku yerini bezginliğe bırakıyor, boğuyor resmen. Yoksa hikayeler su gibi akıp gidiyor kitapta. Özellikle ilk hikayenin gidişatı enfesken diyalog kısmına takılmam garip biliyorum ama öyle. Yani demiyorum ki basın küfürü, vurun cümlenin dibine ama yumuş yumuş cümleler, anlatılan korku temasını sanki eritiyor ;) takıldım buna o yüzden biraz dertlendim diyelim.
Sonuç; kitap iyi. Clark ile Susan'ın hikayesi hem kitapta ilk sıradaydı hem de bende bir numara oldu.