Bir babanın çocuğuna yapabileceği en büyük kötülük: Hor görmek. Yerine ulaşamayan 62 sayfalık mektubumuzda Kafka, küçüklüğünden bu yana babası ile olan mücadelesini anlatır ve duygularının analizini yapar. Babasının kurduğu otoriteyi, onlara karşı olan tavır ve tutumlarını eleştirir. Aslında bakarsanız bu mektup Kafka'nın içinde biriktirdiği ve söyleyemediği şeylerin hepsini içerir, bir iç döküştür. Mektubu babasına teslim etmesi için annesine verir ama ne yazık ki annesi bunu kabul etmez ve mektubumuz yerine bir daha asla ulaşamaz. Kitabı okurken ister istemez empati kurdum ve yer yer içimin burkulduğunu söyleyebilirim. Sevgisini belli etmeyen bir baba, sürekli ezilip aşağılanan, azarlanan bir çocuk... Genel havası kasvetli olan bir kitaptı. Diğer kitaplarına nispeten Babaya Mektup'ta kitaptan kopmadım. Örneğin Bir Köy Hekimi'ni ve Açlık Sanatçısı'nı okurken kısa olmalarına rağmen çok zorlanmış ve dürüst olmak gerekirse anlatmak istediği şeyleri pek anlayamamıştım. Ama bu gayet açık ve akıcı ilerleyen bir kitaptı. Konusu yönüyle biraz hüzünlü olsa da okurken beni boğmadı. Aynı zamanda her Kafka eserinde olduğu gibi dolu dolu bir kitaptı. Altını çizdiğim o kadar güzel cümleler var ki sanırım onlar için ayrı bir post hazırlayacağım :') Sözün özü, ben sevdim. Henüz okumadıysanız tavsiye edilir.