“Yapıtlarımı genellikle küçük kasaba ve köylerde yaşayan, çok çalışan, az mutlu olan insanların hayatını yansıtmak, onların belli bir bilince varmaları amacıyla kaleme aldım. Fikirde toplumcu, sanatta gerçekçi görüşe bağlı kaldım.”
Edebiyat emeğini bu sözlerle en güzel şekilde kendisi özetliyor yazarımız.
Cevizli Bahçe Kemal Bilbaşar adını duymama vesile olan kampanya ile aldığım ve okunmak için bir köşede bekleyen bir kitaptı. Kitabı okuduktan ve yazar hakkında araştırmalar yaptıktan sonra onu daha çok okuma ve tanıma isteği uyandırdı bende. Ahmet Hamdi Tanpınar ve Hakkı Tonguç için hocam demesi de bu merakımı tetikledi diyebilirim.
Kitap üç bölümden oluşan ve içerisinde Cumhuriyet döneminin sınıfsal farklılıklarını, inanç ve geleneklerini, din adamlarını, memurların sorunlarını, ağalık sistemini, köy-kasaba hayatını ve kadınların toplumdaki yeri gibi daha birçok konuyu toplumsal gerçekçi anlayışla ustaca ele alan keyifli bir eser. Otorite, yoksulluk, eşitsizlik ve ahlaka ilişkin konuları bazen nüktedan bazense sert bir gerçeklikle eleştirme imkânı sunuyor. İyi bir gözlemci olan Bilbaşar hikayelerinde sade, anlaşılır, samimi üslubu ile (araya serpiştirdiği naftalin kokulu kelimeleriyle) Anadolu kasabalarının ruhunu, öykülerde yer alan konuların çeşitliliği ve her kesimden kişiyi ele almasıyla çok iyi yansıtmış. Bazı öyküler bol şive barındırdığından anlayabilmek için tekrar okumak gerektirse de öykü severlerin kefiyle okuyacağı güzel bir eser olmuş.
Benim gibi yazarla hâlâ tanışmadıysanız ve bekliyorsa okunmayı, mutlaka şans verin derim.