Su, yetiştirme yurdunda büyümüş, en büyük hayali olan öğretmenlik eğitimini almak için, Ordu'ya gider. Karşısına hep iyi insanlar çıkar, hemen iş bulur, ev bulur. Şehri gezerken; Psikoloji bölümünü kazanan Sahra ve kimden ve neden kaçtığı belli olmayan Serap ile karşılaşır. Onların da eve ve işe ihtiyacı olduğunu öğrenince hep birlikte kalmayı teklif eder.
Bu üç kadını nasıl bir yolculuk bekliyordu?
Azmin elinden birşey kurtulmuyor. Bu üç azimli kadın hedeflerine ulaşabilecekler mi?
Bu kitap ülkemiz için eğitim için feda olan canlara;
Şenay Aybüke YALÇIN, Ayşenur ALKAN başta olmak üzere tüm şehit öğretmenlere, Okurken öltürülen Özge Can ARSLAN, Ceren ÖZDEMİR ve nice kahraman kadınlarımıza.
Evladının gözü önünde kocası tarafından öldürülen Emine BULUT. Şiddete maruz kalan, hayatlarını söndürülen isimsiz kahraman kadınlarımıza,
Güçlü kadınlarımıza ithafen yazılmıştır.
Bilmiyordu ki aksiyon dolu maceralara yelken açacağını.
Acının çığlığı mızrağın demirinden daha paslıdır.
Her kelebeğin koza örmeden önce tırtıl olduğu haller vardır ama kimse kelebeğe bakıp tırtılı hatırlamaz.
Hayat boyu aradığımız mutluluk, zorluklar içinde ellerin dikenlerle kanasa da güle ulaşma azmi değil miydi?
Su, konuşmasına devam etti. " Kalemin gücü silahın gücünden keskindir. Bu yüzdendir düşmanın en çok kalemi yani eğitimi hedef alması yavrularım. Ülkemizi seviyorsak bu güce sımsıkı sarılıp korumamız gerekiyor. Bunu sadece kendimiz için değil, şehitlerimizin minnettarlığını hissederek yapmamız gerekiyor. Bu vatan hiç kolay kurulmadı. Her karışta kan damlası, gözyaşı ve emek var yavrularım...."