Akış
Ara
Keşfet
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
Kitap Türleri
Dergiler
Çevirmenler
İncelemeler
Alıntılar
İletiler
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.38.2
İnceleme puanı: 5/10
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki bu benim İngilizce orijinalinden okuduğum ilk roman oldu. Bundan önce Brandon Sanderson'ın henüz Türkçe'ye çevrilmemiş kitaplarını sabredemeyip okumaya çalışmıştım ama Sanderson'un dili de kurguladığı dünyalar kadar fantastik olduğu için gerçekten dil olarak daha ağır ve
Punisher yargı dağıtıyor.
Salgın dünyayı sarmış durumda. Süperkahramanlar yamyam pozisiyonunda bundan etkilenmeyen ve dünyayı kurtaracak olan kişi Punisher. Evet Süper kahramanları bir bir avlamak onun görevi. Bence konusu güzel. Karakter azlığı olabilir ama iyi işlenmiş bir hikaye sadece çizimleri çok daha iyi olabilir dedirtti onun dışında hikayesi güzeldi. Vermek istediği mesaj da yerinde olunca Punisher reisle beraber güzel bir eser okumuş olduk. Fırsatınız olursa okumanızı tavsiye ederim.
536 syf.
·
Puan vermedi
Serinin ilk kitabının konusunu anlatıp genel yorumlarıma geçeceğim. Spoiler yok merak etmeyin!
Benny 15 yaşında ve artık bir meslek sahibi olması gerek. Aile mesleği hariç bütün meslekleri deniyor. Çünkü abisinden pek haz etmiyor. Ama diğer mesleklere de yatkın sayılmaz. Sonuç olarak soluğu mecburen abisinin yanında alıyor.
Abisiyle zombilerden korunan çitlerle etrafı kuşatılmış kasabasından ayrılıyor ve gerçek dünyayı keşfe çıkıyor. Aile işini öğrenirken bir çok zorluğa göğüs geriyor. Çitlerin ardındaki korkunç dünya Benny'nin sandığından çok farklı çıkıyor.
İlk kitapta karakterlerle birlikte acemiliğinizi atıyorsunuz. İkinci kitapta tamamız, birlikte her şeyin üstesinden geliriz dediğiniz anda işlerin yolunda gitmediğini fark ediyorsunuz. Üçüncü kitapta ise aslında hiçbir şey bilmediğinizi anlıyorsunuz.
Yazar ilk iki kitaptan sonra üçüncü kitapta seri evreninin bildiğimiz sınırlarını genişletiyor. Karakterleri daha büyük umutlar ve daha ezeli düşmanlarla karşı karşıya bırakıyor. Yazarın anlatım gücü ve kurgusu üçüncü kitapta fark edilir bir gelişim gösteriyor.
Aksiyonun hiç bitmediği, sürükleyici bir seriydi. Kitapları her elime alışımda bir bölüm daha diye diye sonunu merakla bekledim. Bu seriyi okurken adrenalin bir saniye yanınızdan ayrılmıyor.
Ama beni hayal kırıklığına uğratan tek bir şey var: Yayınevinin serinin ilk üç kitabından sonrasını basmamış olması. Basılmış kitaplar bahsettiğim gibi muhteşem. Bu kadar güzel bir seriye çok yazık oldu diye düşünüyorum. Keşke yayınevi devamını bassa ve bu serüven nasıl sona erecek okuyup görsek.
462 syf.
6/10 puan verdi
Jonathan Maberry'nin kitaplarını her zaman sevmişimdir ancak bu kitap büyük bir istisna oldu. İçinde salgının başlangıcından itibaren anlatılan ve farklı zaman dilimlerinde geçen 11 hikaye var ancak başarılı hikayeler olmalarına rağmen kitaba bir türlü ısınamadım. Başladığımdan beri bitirmek için dua ettim resmen. Sonradan öğrendim ki fikir Jonathan Maberry'e ait olmasına rağmen farklı yazarlar tarafından yazılmış. Belki de bu yüzden sevemedim.
368 syf.
10/10 puan verdi
Gizemli yırtıcıların ve onların avlarının geçmişteki, şimdideki ve gelecekteki hikayeleri...
Bu kitap, Predator serisinin hayranı olan herkesin okuması gereken bir antoloji. Jonathan Maberry, Mira Grant, S. D. Perry ve Tim Lebbon Gibi çok sevdiğim yazarlar bir araya gelerek birbirinden güzel 15 hikâye ortaya çıkartmış. İçlerinden sadece Jeremy
Konusu ve dili aslında akıcı ama ben pek sevemedim kitabı.
İnsan DNA’sı ile oynanıp yürüyen adının verildiği -bizim filmlerden bildiğimiz zombilere benzer- canavarlar oluşturan ve bununla ilgili planlar yapan bir grup var. Kendilerine katılması için insanların dini duygularını kullanıyorlar. Bu zombi işini Gault kendi çıkarları, Amira ve El Mücahid’de kendi çıkarları için kullanıp, birbirlerine iki yüzlü davranıyorlar. Aslında bir tarafın amaçları farklı bunu gizliyorlar ve ortalık baya karışıyor.
Devlet bu hastalığı keşfedince gizli birim işin içine girip Church’e görev veriyor, o da bu iş için en iyi adamları toplamaya başlıyor. En iyi adamların başına da onlardan iyisi Joe Ledger’ı istiyor. Eğer bu ekibi kurmasaydı neler olurdu kim bilir. Çünkü, ekip bütün yeteneklerini ortaya koyup ülkeyi hatta dünyayı kurtarıyor.
