Kim ne derse desin ben bu yazarı çok seviyorum. Yorucu bir haftanın sonunda, kendimi iyi hissetmedigim zamanlarda ya da zor bir kitap okuduktan sonra bana çok iyi gelen yazar. Sanki çok büyük fırtınadan sonra gökkuşağı belirir ya 
Debbie Macomber ve kitapları bana öyle geliyor. İçimi ısıtan, pozitif pozitif pozitif duygular barındıran ve en önemlisi de bana çok iyi gelen Debbie Macomber ve kitaplarindan biri
Dört dua elçisi meleği noel zamanı Manhattan sokaklarında gezerken acemi melek Will'in bir kanat hareketiyle işleri karıştırması ile başlıyor. Yılbaşı gecesi Times Meydanı'nda kalabalığın ortasında kalan Aren ve Lucie yanlışlıkla çarpıştıklarını düşünürler. Will'in bilmediği şey ise bu ikilinin tanışmasına daha zaman olduğu. Lucie ve Aren birbirlerine ilk görüşte aşık olurlar, yılbaşı gecesinden sonra ilişkilerinin devam edip etmemesi konusunda karar vermek için bir hafta sonrası için randevu sözü verirler. Fakat Lucie'nin annesiyle birlikte çalıştırdığı restaurantın yoğunluğu nedeniyle bi ilişkiye başlama ve sürdürme konusunda tereddütleri vardır. Kitaptaki meleklerin sakarlıkları, meraklı halleri çok komikti, Lucie ve annesinin Aren konusunda sohbetleri çok tatlıydı. Hikâyenin uzunluğu tam kararında, biraz daha uzun olsa sıkılabilir, kısa olsa sanki yarım kalmış gibi gelebilirdi. Debbie Macomber'dan içinizi ısıtacak, yüzünüze bir gülümseme konduracak bir roman. Debbie Macomber