Âkif'in Mısır ziyaretleri ve "Şapka Devrimi"
Akif, Ekim 1923'te Abbas Halim Paşa'nın davetlisi olarak Mısır'a gidip 7 ay kalmıştır. 1924 yazında İstanbul'a dönen Akif, aynı yıl hem Asım'ı yayımlamış hem de Abdülaziz Çaviş'in "Esrar-ı Kur'an" adlı kitabını tercüme edip bölümler halinde Sebilürreşad'da yayımlamıştır. 1924 yılının sonunda yeniden Mısır'a gitmiştir. Bu sefer de 1925 Mayısı'nda geri dönmüştür. Akif son kez 1925 Eylülü'nde Mısır'a gitmiştir. 11 yıl Mısır Hilvan'da yaşadıktan sonra, 17 Haziran 1936'da hasta vaziyette yurda dönmüştür. Görüldüğü gibi Akif, biri Cumhuriyet'ten önce olmak üzere (1914) tam dört kez (1923, 1924, 1925) Mısır'a gitmiştir. Akif'i de polis takip etmiştir. Akif bu duruma "Ben vatanını satmış ve memlekete ihanet etmiş adamlar gibi muamele görmeye tahammül edemiyorum," diye isyan edip Mısır'a gitmiştir. Özetle Akif, Şapka Devrimi'ne karşı olduğu için değil, polis takibatına uğramayı, kendisine gerekli değerin verilmemesini ve bazı ağır eleştirileri hazmedemediği için Mısır'a gitmiştir. Bu arada uzaklaşmak, yalnız kalmak istemiştir. Ayrıca Mısır'da Abbas Halim Paşa'nın himayesinde içine düştüğü geçim sıkıntısından kurtulacağını düşünmüştür. İşin ilginç yanı Akif, Eylül 1925'te Mısır'a gitmiştir. 671 nolu "Şapka İktizası Hakkında Kanun" ise 25 Kasım 1925 tarihinde kabul edilmiş, 28 Kasım 1925'te resmi gazetede yayımlanıp yürürlüğe girmiştir. Yani Akif, Şapka Devrimi gerçekleştirilmeden 2 ay kadar önce Mısır'a gitmiştir.
Sayfa 202 - İnkılâp KitâbeviKitabı okudu
İçki mehâfilinde (toplantılarında), hususiyle davet, ziyafet meclislerinde kadın, erkek bir çok hoppa mizaçlar, bir sürü hafif akıllar bir yere gelir. Şarap dillerdeki ukdeyi çözdükten, yüzlerdeki hayâyı sıyırdıktan, kafalan buram buram hülyalarla tütsüledikten sonra artık sineler hikmet, ahlâk mevizalarına tahammül edemez olur.
Sayfa 36 - Rağbet Yayınları 2003 BaskısıKitabı okudu
Reklam
199 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Mısırlı İslam alimlerinden Abdülâziz Çaviş tarafından arapça yazılan ve Mehmet Akif Ersoy tarafından Türkçe'ye çevrilen bu kitap; İslam'ın ibadet, ahlak, siyaset, adalet, kadınlar, ahlak, medeniyet ve fikir alanlarına getirdiklerini dile getirerek bir anlamda İslam'ın bir panoramasını çizmektedir.
Anglikan Klisesine Cevap
Anglikan Klisesine CevapAbdülaziz Çaviş · Diyanet İşleri Başkanlığı · 09 okunma
Din de aynı tarzda suiistimale, suiistifadeye maruz kalmıştır. Evvela asırlardan beri Türk, dininden ayrı düşürülmüştür. Dinin en sağlam kaynağı olan Hazreti Kur'an ile Türk arasına büyük bir engel konulmuştur. Alelade Türk Arapça anlayamadığından ve Kur'an'ın Türkçeye tercümesi yasaklandığından, Türk, dini ilhamların bu en mukaddes kaynağından mahrum edilmiştir. Alelade Türk hatta günde beş kere Allah'ı ile icra ettiği raz u niyazın manasını anlamaktan men olunmuştur. Allah'ı ile kendisinin vasıtasız, doğrudan doğruya görüşmesi hakkı şiddet ve hiddetle inkar edilmiştir. Vaktiyle İstanbul Türk Ocağı'nda bu hususa ait verdiğim bir konferansta, Hazreti Kur'an'ın Türkçe'ye tercümesi ve namaz ve duaların Türkçe icrası lüzumundan bahsettiğim için, İslamiyeti Arapların bir malı gibi gören Arap milliyetperverlerden Abdülaziz Çavuş Efendi ikinci gün Beyazıt Camii'nde Türk ahalisine hitaben icra ettiği bir vaazda benim iman ve nikah tazelemem lüzumundan bahseyledi ve Türkleri benim aleyhime tahrik etti! Ahmet Ağaoğlu
Sayfa 451 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
304 syf.
7/10 puan verdi
·
15 günde okudu
Osmanlı ve muhtemelen günümüz açısından çok önemli ve ibretamiz olan günler hikayeleştirilmiş. Anlatımı yeterince derinlikli bulmadım; Ayşe Kulin gibi bir yazar daha iyisini yazabilirdi, bana göre yıllar sonra okunmaya devam edilecek bir roman değil. Tarihi hatalara takıldım. Ayşe Kulin elbette bir tarihçi değil ama daha dikkatli olmasını beklerdim. Romanın sonunda ‘baştan sona okuyan, hatalarımı düzelten’ ifadesiyle kendisine sorumluluk yüklenen Murat Bardakçı bu hataları nasıl gözden kaçırmış, şaşırdım. Görebildiğim hatalar: 1) Sayfa 7’deki ‘Romandaki Taht Sırası’ çizelgesinde son üç padişah II. Mahmud Han’ın oğullarıymış gibi gösterilmiş, halbuki onlar da V. Murad Han gibi II. Mahmud Han’ın torunları. Ayrıca II. Abdülhamid Han burada yazıldığı gibi 1909’da değil, 1918’de vefat etti. 2) Sf. 29: ‘Biz gelin görümce’ deniliyor, halbuki Pertevniyal Valide Sultan Adile Sultan’ın üvey annesi. Adile Sultan’ın kendisinden 14 yaş büyük üvey annesine, bir Valide Sultan’a ‘Pertevniyal’im’ diye hitap etmesine vs ise girmiyorum. 3) Abdülmecid Han vefat ettiğinde (V.) Murad 16 değil, 21 yaşında. 4) Sf. 233 ve 238’de Abdülaziz Han’ın saltanatı 16 değil 15 yıl sürdü. 5) Sf. 255’de Cevdet Paşa’nın ismi iki defa doğru, bir defa ‘Cavit’ olarak yazılmış. 6) Sf. 285’de II. Abdülhamid Han’ın Adile Sultan’ın kardeşi olduğu yazılmış, halbuki yeğeni. Ayşe Kulin’in sadece üç karakterin kurgu, diğerlerinin gerçek kişiler olduğunu belirttiği bir kitaba yayınevi de daha fazla özen göstermeliydi.
Her Yerde Kan Var
Her Yerde Kan VarAyşe Kulin · Everest Yayınları · 20192,758 okunma
Enver Paşanın odasına girdiğim zaman ayağa kalkıp beni karşıladı, sonra oturduk. Paşa “Bu da neyin nesi? Bizler tah­tadan adam imal edelim de kendi elemanlarımız arasına ka­talım diye uğraşıyoruz ama Hicazlılar jandarma komutanı ve defterdara yaptıkları gibi güvenlik güçleri mensuplarını öldü­rüyorlar. Ama Allah’a şükür ki kriz aşıldı. Şimdi sizden rica­mız, devletin kendisine güveni hakkında babanızın aklına ta­kılan bütün şüpheleri bertaraf etmek için çalışmanızdır. Ken­disine güvenimiz sonsuzdur” dedi. Kendisine şu cevabı verdim: “Bunlar nasıl sözler? Siz ‘Kahraman-ı hürriyet’ ünvanını ta­şıdığınız halde, sizin yanınıza gelene kadar birçok yere girip çıkmam gerekti. Benden ziyaretçi kartı ve kimlik bile istediler. Daha yakın geçmişte herkes sizi o kadar severken, şimdi bu uy­ gulamalar kamuoyunun sizden memnun olmadığını gösterir. “Ayrıca bekleme odasında Şeyh Abdülaziz Çâviş’le karşı­laştım. Şu anda sayın Nazırdan duyduğuma benzer sözlerle beni eleştirmeye kalktı. Abdülaziz Çâviş haddini aşıp devletle Şerif arasında aracı olmayı bile teklif etti. Oysa Şerif ile Osmanlı sultanları arasında, Ebû Nümey ve Sultan Selim zama­nından beri dostluk hâkimdir. Eğer işler bu kadar tersine dön­düyse, istediklerinizin gerçekleşmesine zaten imkân yoktur.
Reklam
82 öğeden 51 ile 60 arasındakiler gösteriliyor.