FARK EDİLMEYEN NİMETLER
Adamın birisi Medineli bir âlime fakirliğinden şikâyet ederek bu yüzden çektiği sıkıntıları anlattı. Bunun üzerine âlim: "İster misin,sana on bin altın verilsin,sen de gözünü verip kör olasın?" diye sordu: Adam: "Hayır, istemem!" dedi: Âlim: "Peki,on bin altına dilini verip, dilsiz kalman hoşuna gider mi?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi. Âlim: "Sana on bin altın verilse,iki el ve ayaklarını verir misin?" diye sordu. Adam: "Hayır!" dedi, Alim tekrar: "Peki,sana on bin altın verilse,aklını verip deli olmak ister misin?" diye sordu, Adam yine: "Hayır!" diye cevap verince Alim: "Be adam,bir de fakirlikten şikâyet ediyorsun.Yanında sadece şu saydığımız şeylerde mukabil elli bin altının varken,Mevlâ'na hâlini şikâyet etmeye utanmıyor musun?" dedi. Gerçekten durum onun dediği gibidir.Çünkü insandaki bu azaların her birinin bir kıymeti ve bahsedilen maldan daha ziyade değeri vardır.
Abdülkadir Geylani Hazretleri şöyle buyurmuştur: "Şükür, nimetin saklanma kabıdır. Gelen her nimet, bir muhafazaya muhtaçtır. Muhafaza edilmezse yok olup gider. Nimetlere şükür etmediğin zaman elinden hepsi gider."
Sayfa 62
Reklam
BELA VE MUSİBETLERE SABIR GÖSTERMEK
Bir kimse,başına belâ gelenlerin haline düşmedikçe sıhhat ve selametin değerini takdir edemez. Onun için hikmet sahipleri, "Bir nimetin kadri zıddına çarpılmadıkça bilinmez" demişlerdir
Vefâlıların Efendisi
Her fırsatta Hz. Peygamber'e [sallallahu aleyhi vesellem] salâtü selâm getirmek, ona karşı vefa gereğidir. İnsanlık ona karşı borçludur. Zira insanlık yüce Allah'ı onun vasıtasıyla tanıdı, yaratılış gayesini ondan öğrendi. Allah Teâlâ da ona salâtü selâm getirmemizi emrederek vefa borcumuzu hatırlatıyor. Dolayısıyla her mümin, o vefa âbidesine her an salâtü selâm getirerek vefakâr olmalıdır. Hiç şüphesiz o, kendisine salâtü selâm gönderen vefalı ümmetini bütün acziyet ve kusurlarıyla birlikte unutmayacaktır. Çünkü o vefalıların efendisidir.
Sayfa 16 - Semerkand, 1. Baskı, 2014Kitabı okudu
BÜYÜKLERDEN TEFEKKÜR ÖRNEKLERİ
Herim b.Hayyan,herkesin uykuya daldığı gecelerde,tenha yerlere çekilir,derin tefekkürünü huşu içindeki ibadetiyle tenvir ve tezyin ederken şöyle söylenirdi: "Hayret ederim,cennete talip olanlarla,cehennemden korku duyanlara.Bunlar hem cennete talip,hem cehennemden korkarlar; hem de uyumaya devam eder, bu kat'i gerçeğin heyecanıyla bir miktar olsun uykularını terketme fedakârlığında bulunmazlar."
Şükür ruhu temizler, insanı yüce Allah'a yaklaştırır. Müminin Allah'a bağlılığını artırır. Çünkü nimetleri Allah'tan bilen, dünyaya değil, Allah'a bağlanır. Nimetlerle şımarma yerine Allah'ı anar, Allah'a hamdü senâda bulunur. Bu kulluğun bir gereğidir. Allah'ın nimetlerini bilen kimsenin kalbi Rabb'inin nimetleri karşısında hayranlık ve minnettarlık duygularıyla, engin bir sevgiyle dolup taşar
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.