260 syf.
7/10 puan verdi
İyiliğinden, his insanı olduğundan şüphe etmediğiniz ancak bazı görüşleri size çok ters gelen insanlar olur. Bu belki babanız, anneniz, bir aile dostunuz, enişteniz ya da arkadaşınız olabilir. Sizinle uyuşmayan o kısmını göz ardı ederek, gün yüzüne çıkmasına pek de izin vermeden yine de seversiniz bu kişiyi, onunla keyifli sohbetler geçirirsiniz. İşte bu kitabı okurken durumumuz bundan ibaretti. Dine imana dayandırdığı, alıntı olarak ayet kullandığı yazılara ilgimi anında kaybettim. Öyle keyfi bir bahis açma şeklinde olanlar hadi neyse de meselenin özünü bu şekilde ele aldığı yazılar "Ulan bu Ahmet Abi hoş sohbet adam ama işte şu huyu..." dedirtti bana. Yine de gündelik hayatta gerçekleştirdiğim herhangi bir sohbetin ilgimi çeken konulardan bahsetme oranından yüksekti kitabın geneli. Hele bazı kısımları çok sevdim. Deneme kitabı okuyacaksın içinde neler olsun diye sorsalar herhalde "trenler dağlar ve şehirler" cevaplarım içinde olurdu ki yazar bunları çok sevdiğim cümlelerle ele aldı. Ya insanlar bu işi yapıyor ya da ben kendi kendime ayrı bir anlam yüklüyorum. Bu kitabın son cümleleri de üzerimde bir güce sahipti. Şöyle diyor: Rastladığınız ilk kaldırım sergisinden bir kitap alın ve kaldırım güllerinden hiç değilse birini kurtarın; sevaba erersiniz. Fikrin, şiirin, sanatın, ilmin ve edebiyatın yaralı yüreği, hala haşin rüzgarlarda sararmış yapraklar savuran kaldırım sergilerinde atmaktadır. Dediğini yapacağım. Rastladığım ilk kaldırım sergisinden bir kitap alacağım.
Üç Noktanın Söylediği
Üç Noktanın SöylediğiAhmet Turan Alkan · Ötüken Neşriyat · 2014118 okunma
Azamet ve heybette hiçbir yaratık dağlarla boy ölçüşemez. Yeryüzünün en güzel en yakışıklı arızasıdır onlar. Dağlar güzeldir, çünkü bütün hikayemizin şahidi oldukları halde sır vermezler.
Reklam
Her makinistin yüreğinde büyümemiş bir çocuk ve her çocuğun içinde yaşlı bir makinist durur. Hayatında bir kere olsun, trenlere makinist yazılıp çelik tekerleklerle rayları şakırdatarak istim düdüğünün ipine asılmayı hayal etmeyen düş fukaralarına mim koyunuz; mukadder akıbetleri politikacı olmaktır.
Çünkü o teknolojinin ergenlik devri mahsulü, masum, çocuksu naif bir icattır. En çılgın ve postmodern tasarımlarında bile, o ilk modelinin oyuncağı andıran basit çizgilerini, hayal kanatlandıran eğrilerini ve yeşil çayırlarda görmeden bakan bakışlarıyla otlanan masum ineklerden başka kimseyi ürkütmeyi beceremeyen sevimli tehditkarlığını bulabilirsiniz. (Tren)
“Eski âşıklar, ‘ senin için ölürüm’ diye ahdettikleri zaman hiç şüphe etmeyiniz ki bunu yaparlardı. Eskiden ‘kara sevdâ’ vardı; ‘ahd-ü peymân’ vardı ve bazı dağlar ki aşkın külünküyle pâre pâre olurdu. Âşıklar, ‘aşk gelince cümle eksikler biter’ zannıyla avunurlar, bilâhire aşk gelince, ‘aşk derdile hoşem el çek ilâcımdan tabib’ deyuben yeniden âşık olmanın derdine düşerlerdi. Aşk kahramanlığın en sıradan ve en müteal ifade biçimiydi. Aşk henüz ölmedi ama âşıkla mâşuk arasındaki sosyal mesafe daraldı.” Üç Noktanın Söylediği *** Ahmet Turan Alkan
Gündem hiç değişmemiş
Bir zamanlar bir Mısır papirüsünde şunların yazılı olduğunu okumuştum: "Zaman hızla değişiyor. Ahlaksızlık aldı yürüdü:Çocuklarımızın akıbetinden endişe ediyoruz, galiba ahir zamana kaldık!" *** Üç Noktanın Söylediği Ahmet Turan Alkan
Reklam
173 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.