Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Atomculuk anlayışının ilk temsilcisi olarak kabul edilen Ebû'l-Huzeyl'in başarısı da teslim edilmelidir. O, evvelemirde materyalist bir anlayışın modellemesinde kullanılan bu tabiat kuramını tam zıddına hizmet edecek şekilde bir müdahale ile ilm-i kelâma taşımayı ve haberin zahirî mânâsıyla uyumlu bir tabiat kuramı inşa etmeyi başarmıştır.
Sayfa 140 - Kayıhan YayınlarıKitabı okudu
Taşköprîzâde
"İlm-i kelâmın faydası; ebedî saadet, sonsuz siyâdet ve kurtuluşa kavuşmaktır."
Sayfa 16 - Kayıhan YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İslâmi ilimlerin hiyerarşik konumu ile ilgili tartışmaların sür. düğü bir diğer cephe hangi ilmin 'en şerefli ilim/şerefü'l ulum' payesine sahip olduğu ile alakalıdır. Külli ve şer'i bir ilim olması, diğer ilimlerin zemini olup ayrıca onlara ihtiyaç duydukları ilkeleri sunan bir disiplin olması hasebiyle bu unvanı ilm-i kelâmın hak ettiği kahir ekseriyetçe kabul görmüş olsa da tarihi vetirede yaklaşım farklılığından ötürü filozofların felsefeyi, muhaddislerin hadisi, müfessirlerin tefsiri, mutasavvıfların tasavvufu en şerefli ilim olarak andıkları/sundukları görülmektedir. Konuya bakış açısındaki değişimin bu gibi farklı neticeler vermesi gayet normaldir ve her ilmin erbabı için kendi ilmi sahasının en şerefli ilim olarak görülmesi oldukça makuldür. Bu unvan tartışması hakikatte ne ilmin konumuna ne de gündemine tesir etmediğinden ötürü bizce meselenin psikolojik bir uzantısı olarak değerlendirilmelidir. İlimleri tasnif eden metinler genelde bu konuya temas etmişlerdir. Mehmed Emin Şirvâni (6. 1036/1627) el-Fevdidü' Hâkâniyye isimli eserinde şu veciz itirafla bizi teyid eder: “..mesele hakiki ve burhani değil, iddia ve iknâya dönüktür. “Her kesim kendi inancını beğenmektedir."617
Kelâm ilmi, “kelâm ilmi' olarak anılana değin konusu/konu sahası değişmese de sınırları ve yöntemi değiştiği için farklı isimlerle anılagelmiştir. İtikadi alana verilen ilk hususi isim “fıkhu'l ekber'dir. Bu isimle te'lif edilen pek çok erken dönem eser mevcut olmakla birlikte bunların en meşhuru İmam-ı Â'zam'ın el-Fıkhu'lEkber'idir. Daha evvel vurgulandığı gibi bu sahanın en önemli konusunu Allah'ın zatı ve sıfatları oluşturduğu için bu ilme “ilm-i tevhid ves-sıfat' da denilmiştir. Dini anlayış ve dini muhafazanın sabiteleri ile ilgilendiği içindir ki, yine bu ilme 'usüliddin” de denilmiştir. Allah ile kullar arasındaki bağı tesis etmesi ve bu bağın ilk basamağı olması dikkate alınarak yine erken dönemde bu ilme “akide"ismi de verilmiştir. Bu isimler içerisinde en son kelâm ismi kullanılmış ve kalıcılık açısından galip çıkan o olmuşsa da diğer isimler tarihe karışmamış daima kullanıla gelmiş ve eser adlarında yaşatılmıştır.