"Osmanlı İmparatorluğu, özel olarak İslamî ya da özel olarak Türk değildi. Çeşitli sakinlerinden talep edilen tek sadakatin tâbiiyet olduğu ve hatta bunun da sadece baş kaldırmamak ve vergileri ödemekle sınırlı kaldığı bir hanedan imparatorluğuydu."
Sayfa 21 - Kronik KitapKitabı okudu
Bıçakla yaralamak suçu için alışılmadık bir ceza öngörülmüştü: "Suçlunun kollarına bıçaklar saplanacak ve o durumda halk arasında dolaştırılacaktır."
Sayfa 326Kitabı okudu
Reklam
Üstelik, kölelik statüsü bizatihi düşük bir sosyal durumu istilzam etmezdi. Kişinin toplumdaki rütbesi köle veya özgür olma durumundan çok, mensup olduğu ailenin veya kapı halkının statüsüne bağlıydı. Zengin ve nüfuzlu bir ailenin kölesinin, özgür fakat fakir bir kişiye oranla daha yüksek bir prestiji vardı.
Sayfa 196Kitabı okudu
Ibrahim, Murad'ın hayatta kalmış olan tek kardeşiydi ve şehzadelik günlerinde dehşetli olaylar yaşamış olmaktan ileri gelen bir zihni dengesizliğin etkisi altında bulunuyordu. II.Osman'ı hunharca katline, Mustafa'nın hal'ine ve kardeşleri İbrahim, Bayezid ve Kasım'ın idamlarına tanık olmuştu.
Sayfa 105Kitabı okudu
Osmanlı tarihçilerine burun kıvıran bizim anlı şanlı akademisyenlerimizin, Dukas, Babinger, Barthold, Ebül Ferec, Colin İmber, Heywood gibi İslam düşmanı tarihçilerin yazdıklarını haşa Peygamber buyurmuş gibi kabullenişleri bu ezikliğin üniversitelerimize yansımaları değil midir? Yine Batılı düşünürlerin İslamiyet ve Türklerle ilgili hakaret yüklü ifadelerini çıkarırsak onların zihniyetleri bugün tarihselci ve modernist ilahiyat mensuplarınca aynen ve kısmen savunulmakta değil midir? Hatta KURAMER gibi kurumlar Müslüman müfessir ve muhaddisleri bir yana bırakıp Batılı müsteşrikler gözüyle Kur’ân-ı kerimi ve hadis-i şerifleri yorumlamakta bir beis görmemektedir! Keza okullarımıza gidiyorum. Duvarlarda iki Müslüman âliminin yanında on Batılı düşünürün sözü yazılı. Okul kitaplarımıza bakıyorum yine aynı. Günün sözü, ayın sözü, özlü sözler derken Batılı filozof düşünür ve ilim adamlarının insanları cezbeden ifadelerinden geçilmiyor. Yunus’tan Fuzuli’den Baki’den Şeyh Galip’ten, Nabi’den kaç beyit ezberledin, Ahmed Yesevi’nin hikmetlerini okudun mu, Kutadgu Bilig’den ne aldın diyen yok! Bizdeki Batı hayranı bu kitle Fransız, Alman, İngiliz eserlerinde de bizim ilim adamlarımızın sözlerine rastlıyorlar mı acaba? Onlar da Akşemseddin, Kemalpaşazade, Fatih, Yavuz, Kanuni, Aziz Mahmud Hüdayi, Somuncu Baba, Molla Fenari ve Molla Hüsrev’den alıntılar yapıyorlar mı? Bir Türk gencine hemen Batı klasiklerini okudun mu diye aşağılanırcasına yükleniliyor. Okumasa ne olur söyler misin neyi eksilir? Ahmet Şimşirgil
müftü (şeyhülislam)
Müftülük 15. yüzyılda bir arka plandan doğup, 16. yüzyılın ortalarında Osmanlı ilmiye hiyerarşisinin en yüksek rütbeli makamı haline geldi; bu gelişmede o makamı işgal eden iki büyük şahsiyetin ağırlığının çok fazla etkisi oldu: Kemalpaşazâde (1525-34) ve Ebussuûd (1545-74).
Sayfa 26 - Ketebe YayınlarıKitabı yarım bıraktı
Reklam
152 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.