Elimizdeki kaynaklara göre Harranlılar, İbrahim, Yakub, İsmail ve Hz. Muhammed gibi şahsiyetlerin peygamberliğini ise kabul etmezler. Hz. İbrahim’le ilgili olarak, Orta Çağda çeşitli Mezopotamya halkları arasında anlatılan bir hikâyeyi onlar da dile getirirler. Örneğin Güney Mezopotamya’da yaşayan Sâbiî folklorunda da bu anlatıya yer verilir. Bu hikâyeye göre İbrahim, aslında Harranilerin dinlerine bağlı bir kişidir. Ancak vücudunda (cinsel organında) oluşan bir hastalık nedeniyle dinen kirli sayılarak toplumdan uzaklaşmak zorunda kalmıştır. Bu hastalıktan kurtulmak için sünnet olan İbrahim bu şekilde ikinci bir dinsel kirlenmeye maruz kalmıştır. Zira vücutça eksiklik, kişiye ciddi manevi kirlenme getirmektedir. Bu kirliliğine rağmen İbrahim, içinde tanrısal suretlerin bulunduğu bir tapmağa girmek istemiş, ancak tapmaktan kovulmuştur. Bunu içine sindiremeyen İbrahim, tapmağa girip içindeki tanrısal figürleri/heykelleri parçalamış ve toplumunu terk etmiştir. Harraniler, daha sonra İbrahim’in, yaptıklarına pişman olup tövbe ederek yaptıklarına karşılık oğlunu gezegen Satürn’e kurban etmek istemiş olduğuna inanırlardı. İbrahim’le ilgili bu öykünün, Kur’an’da anlatılan İbrahim’in putları parçalaması kıssası üzerine kurgulanan ve puta tapıcılığa ve çok tanrıcılığa karşı bir direniş abidesi olarak görülen Hz. İbrahim’e ve onunla özdeşleşen inanç sistemlerine karşı tepkiyi dile getiren bir polemiği ifade ettiği ortadadır.
Sayfa 79 - Ankara Okulu Yayınları