İstanbul'un fethi ile ilgili paylaşımları görünce aklıma hep o İtalyan mimarın sözleri geliyor:
"Türkler İstanbul'u 1453'te fethettiler ama hâlâ yerleşemediler..."
Gerçekten de tablo bu. Adam haklı yani. İzahı olmayan şeylern mizahı bir anlamda.
Otuz beş sene yaşadım orada, ne inşaatı bitti, ne kentleşmesi, ne nüfus artışının önüne geçilebildi, ne beton yığınına dönmesinin önüne...
Keşke bir asır önceki İstanbul'da yaşamış biri olarak doğup, bu çağ başlamadan çoktan ölüp gitseydim...
Bir kült eseri daha bitirmiş olmanın mutluluğu ile böyle güzel bir eserin bitmiş olmasının verdiği burukluk arasında bir noktadayım.
Tam bir dönem romanı.
İstanbul'un üç dönemi, baş karakter Adnan'ın hayatının akışıyla aktarılır.
Bunların ilki istibdat dönemi olarak da anılan II. Abdülhamid dönemidir. Osmanlı tarihinde en çok
“Bir şehirde en önemli üç şey; kanalizasyon, hamam ve kütüphanelerdir. Kanalizasyon şehrin kirini, hamam bedenin kirini, kütüphaneler de ruhun kirini temizler."
-
Fatih Sultan Mehmet Han Konstantinapol'u İslambol yaparak Peygamber Efendimiz 'in(s.a.v.) hadis- i şerif 'ine nail olmuştur İstanbul 'un fethi kutlu olsun