Sarı Gelin Türküsü'nün hikâyesi…
Gelin, eski çağlardan beri Çoruh ırmağı boyunda yaşayan
Hıristiyan Kıpçak Beyinin kızıdır.
Ve saçları sarıdır.
Zaten türkü adını da bey kızının sarışın olmasından alır.
Erzurum'lu bir delikanlı sarışın Kıpçak Beyinin kızına âşık olur
ve Erzurumlu delikanlı ile sarışın Kıpcak kızının arasında büyük bir aşk
Dan brown tarzında,tarihimize saygısı yüce ve bilgi dolu,tarihi astral yolculuklu bir hikaye;okuması elzem değil ancak sürükleyici ve bilgileri merak uyandırıyor.
Bir fincanın kahvenin, kırk yıl hatırı varmış.
Ben kırk yılı bilmem, on yılda bile olamadım.
Ne kahve kar etti, ne sohbet bahane!
İstasyonlar, terminaller, alanlar
Gidenleri geri getiremedi.
Bir fincan kahve içmiştik oysa!
Bir sabahın erkeninde, bir akşamın gecinde,
Bir yemek üstü, bir kuşluk, bir akşamüstü…
O kadar çok hatırı ilave ettik
..... Ürküten bir bakışı vardı. Onun tarihe imza atmış sözlerini hatırladı:
" Ben ve milletim Tanrı' nın kırbacıyız. Tanrı yoldan çıkan milletleri cezalandırmak için bizi gönderir."
Ayasofya'ya Anadolu'daki antik şehir kalıntılarındaki sütunlar getirtilmiş,başlıklar,mermerler getirilmiş. Tabii tapınaklardan toplandığı için hemen hemen hepsi hazır vaziyetteymiş. Efes'ten alınmış ,Artemis Tapınağı'ndan, Mısır'daki Güneş Tapınağı'ndan,Lübnan'daki Valley Tapınağı'ndan ve hatta hatırlamadığım birçok tapınaktan mis gibi yontulmuş sütunlar ve daha birçok şey alınmış getirtilmiş.Anadolu'nun çeşitli yörelerinden o yörelere has taşlar getirilmiş.