Sarı Gelin Türküsü'nün hikâyesi…
Gelin, eski çağlardan beri Çoruh ırmağı boyunda yaşayan
Hıristiyan Kıpçak Beyinin kızıdır.
Ve saçları sarıdır.
Zaten türkü adını da bey kızının sarışın olmasından alır.
Erzurum'lu bir delikanlı sarışın Kıpçak Beyinin kızına âşık olur
ve Erzurumlu delikanlı ile sarışın Kıpcak kızının arasında büyük bir aşk
Kitap edebi bir dille değil de basit cümlelerden oluşan gündelik sıradan bir dille yazılmış. Maalesef kahramanların yaşadığı duygular iyi yansıtılamamış. Hikaye etkileyici olmasına rağmen dil ve üslup olarak çok başarısız. Ayrıca çelişkilerle dolu. Müslüman olup günde beş vakit namaz kılıp da her gün alkol alan Asar Şamil ve Hümeyra da ayrı bir çelişki.
Bir fincanın kahvenin, kırk yıl hatırı varmış.
Ben kırk yılı bilmem, on yılda bile olamadım.
Ne kahve kar etti, ne sohbet bahane!
İstasyonlar, terminaller, alanlar
Gidenleri geri getiremedi.
Bir fincan kahve içmiştik oysa!
Bir sabahın erkeninde, bir akşamın gecinde,
Bir yemek üstü, bir kuşluk, bir akşamüstü…
O kadar çok hatırı ilave ettik
Ayasofya'ya Anadolu'daki antik şehir kalıntılarındaki sütunlar getirtilmiş,başlıklar,mermerler getirilmiş. Tabii tapınaklardan toplandığı için hemen hemen hepsi hazır vaziyetteymiş. Efes'ten alınmış ,Artemis Tapınağı'ndan, Mısır'daki Güneş Tapınağı'ndan,Lübnan'daki Valley Tapınağı'ndan ve hatta hatırlamadığım birçok tapınaktan mis gibi yontulmuş sütunlar ve daha birçok şey alınmış getirtilmiş.Anadolu'nun çeşitli yörelerinden o yörelere has taşlar getirilmiş.