Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
464 syf.
6/10 puan verdi
Çok çok eskiden okunmuş bir kitap incelemesi.
İlker Başbuğ bu defa değişiklik yapıp araştırma Ve inceleme kitabı yazmış .Keşke meslek seçerken askerlik yerine yazarlığı seçseymiş .Çünkü yazarlığı çok çok iyi . Osman Gazi’den TC’ nin kurulduğu döneme kadar uzanan merkezi otorite ile onun yanında Ve Ya karşısında yer alan güç odakları arasındaki mücadeleleri inceleyip kaleme almış ... 600 yılı aşkın bir tarih söz konusu olunca güç odaklarının devamlı değişmesi de kaçınılmaz oluyor tabi .Mesela günümüzde de “faiz lobisi” ve “dış mihraklar”var TARİH TEKERRÜR EDİYOR.... Ordu’nun değer ve itibar kaybetmesi ,orduyu siyasetin içine sokma olayları ,Abdülhamit’in Müslüman halkın kendisine bağlılığını kazandıktan Sonra Ordu Ve donanımı da kendisine bağlaması ,31 mart ayaklanması , Enver paşa gibi boş hayallerin adamlarıyla Vs.Bir çok örnekle... Tarih tekerrür ediyor dedim ya ;e o zaman umalım ki TÜRK halkının karşısına en kısa zamanda ATATÜRK gibi bir Lider daha çıkar ...Şu an Türk Milletinin en çok ihtiyaç duyduğu şey .. Yıllarca düşünüp durmuşumdur 1927 ‘de verdiği Büyük Nutuk’ta bağımsızlığın Ve Türk Cumhuriyet’ inin korumasını Ve savunma görevini Orduya değilde Neden gençliğe verdiğini ... Olan biteni görünce cevabını bulmuş oldum ... Alınacak ders ; Askerin gücünü kaybetmesi yeni bir güç odağını ortaya çıkardığı . Kendime ödev ; Sina Akşin kitapları okunacak . Yazara puan ; Teoride 10, pratikte kocamannnn bir 0
Osmanlı’dan Cumhuriyete Güç Odaklarının Mücadelesi
Osmanlı’dan Cumhuriyete Güç Odaklarının Mücadelesiİlker Başbuğ · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2018198 okunma
Namık Kemal (1840-1888) bir ölçüde yerlileştirerek Fransız Devrimi ideolojisini bize getirdi. Ünlü formülüyle “Vatan ve Hürriyet” şairidir Kemal. Hâlâ köleliğin sürdüğü, kadın-erkek eşitliğinin uzağında, herkesin “haddini bilmek” zorunda olduğu bir toplumda ne eşitlik (müsavat) ne de özgürlükten (hürriyet) söz edilebilirdi. Kemal romanlarında köleliği acı acı eleştirmiştir. Vatan yahut Silistre oyunu 1873'te sahnelendiği zaman, seyirciler coşuyor, oyundan sonra sokaklarda da coşkunluklarını gösteriyorlardı. Çünkü o zamana değin bütün yurttaşların mülkü olan, uğrunda ölünecek vatan (yurt) kavramı dillendirilmemişti. Geleneksel anlayışa göre ülke, padişahın mülkü, onun malı, “çiftliğiydi. Uyruklar savaşta canlarını vatan için değil, padişah uğrunda veriyorlardı. Padişaha sadakatin bir sonucuydu bu. (Köklü bir meşrutiyet olan İngiltere'de bile şehitlerin “Kral ve ülke” için öldükleri kabul ediliyor.) Onun için Padişah Abdülaziz ve hükümeti rahatsız oldular. Kemal Kıbris’a, Magosa kentine sürüldü.
Reklam
400 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Maggie O'Farrell'in Women’s Prize for Fiction Finalisti olan kitabı Evlilik Portresi bizi alıp 16. yüzyıl İtalya'sına götürüyor. Gerçek tarihsel olaylara dayanan bir kurgu Evlilik Portresi. Gerçekte evliliğinden bir yıl sonra ölür Lucrezia. Onu kocasının öldürdüğü söylentisi dolaşmasına rağmen kocası bu ölümden sorumlu tutulmamış.
Evlilik Portresi
Evlilik PortresiMaggie O'Farrell · Domingo Yayınevi · 2023330 okunma
Osmanlı-Türk toplumunun Batılılaşmaya, çağdaşlaşmaya, ya da modernleşmeye kesin adım atması Tanzimat ile olmuştur. Bu aynı zamanda insan haklarına, hukuk devletine, özgürlük ve demokrasiye doğru atılan bir adımdır.
Mustafa Kemal, Suriye’nin kuzey sınırına yakın Halep’e çekilmek üzere emir veriyordu. Von Sanders bu açık itaatsizliğin nedenini sorunca, Mustafa Kemal Suriye’nin bir Arap ülkesi olduğunu, önemli olanın Türk olan Anadolu’yu savunmak olduğunu söyledi.
Reklam
Japonya farkı
Japonya dış dünyaya kapanmayacaktı, fakat o dış dünyaya kendini ezdirmemesi için modernleşmesi, sanayileşmesi gerekiyordu. Sanayileşmenin önderliğini üstlenen devlet fabrikalar, işletmeler kurdu. Kısa süre sonra bu fabrika ve işletmeler kimi feodal önderlere devredildi. Böylece bunlar sanayici-kapitalist oldular. Japonya bir bakıma Avrupa'da daha önce görülmüş merkantilist siyasaları izlemekteydi. Ne var ki Avrupa'dan farklı olarak Japonya'nın acelesi vardı. Bir an önce emperyalist güçlerle boy ölçüşebilecek duruma gelmek istiyordu. Feodallikten gelip sanayici-kapitaliste dönüşmüş aile ve kişiler Batı'daki kapitalistlerden farklı davranışlar gösterdiler. Yalnızca kazancı düşünmediler. Hep kamusal bir sorumluluk taşıdılar. İşçilerle ilişkiler de farklıydı. Bunalım da olsa, görevini yapan işçi işten çıkartılmıyordu. Çalışamaz duruma da gelse, ölünceye değin firma, işçisine sahip çıkıyordu. Patron-işçi ilişkileri geleneksel ilişki kalıpları içinde yürütülüyordu.
Enver Paşa ile Mustafa Kemal arasındaki gerilim tarihçi Sina Akşin'in deyişiyle, "Atatürk'ün gençlik yıllarından itibaren geliştiği iktidar mücadelesinin" bir ürünüdür. Bu mücadelede Akşin'e göre "siyasetin esaslarından olan 'tahterevalli kuralı' dolayısıyla birinin yıldızı parlamaya başladığında diğerinin yıldızı sönmeye yüz tutmuştur.
Sayfa 42 - Can YayınlarıKitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.