İlim aklın, irfân ise duygunun eseridir. Ârif olmanın yolu kitâbî bilgiyi aşmaktan geçer. Ârif, "ilm-i ledün" denen İlâhî hakikatler bilgisini, öğrenmek ve çalışmak yoluyla değil, ilhâm, hâl ve şüphe perdesinin ötesine geçme yoluyla elde eder. Can gözleri açıktır. Ârifler Allah'a sevap kazanmak için değil, O'nun emrini yerine getirmiş olmak ve zâtını ibadete yegâne lâyık zât bildiklerinden ibadet ederler. Yani ârif, Allah'ın varlığını idrâk ederek gerçek olmayan varlıklardan geçip Tanrı varlığı ile var olan kişidir.