"Akıl derler buna, insan, kafatasında akıl taşıyan hayvandır! Bu meziyetinden dolayı da hayvanlardan ayrılır. İnsan suretindeki hayvanlarsa, omuzlarının üstünde insan başı şeklinde tuz kabağı taşırlar, anladın mı?"
GÜNÜN KURALI
Ölü denizlerin acı sularına dalma
Bu metalik çöplükte sahile vuran
Neşeli şarkılar senin değil.
Bırak sokak romantizmini,
Pembe reklam spotları
Çoktan örttü aşk izdüşümlerini
Akşam haberlerine aldanma
Tüm resmi kederler sahte.
Her gece el ayak çekilince
Yağmurlarda düşüyor üstümüze ölüm. Bahçelerimizin turuncu rahminde çocuk cesetleri.
Kükürt kokan kamçısıyla rüzgar ithal malı bir sığır çobanı gibi
Kanseri damgalıyor tenimize.
Pencerendeki yaprağı koru,
ışığını çalmalarına izin verme,
Günün kuralı senin yenilmendir unutma,
Sil dudaklarından iyimserliği,
Öpüşleri plastikten bir cadıya dönüştü dünya, Bırak kezzaplı sularda büyüsün bedeni, Ellerimizde kat be kat cehennem çiçekleri.
Bez bebekleri saklama,
Tahta atların ayaklan kırıldı çoktan.
Neşeyle değil yalanla yüklü arkadaş ıslıkları,
Yanlışı yeniden sınama
Yürüyüşe değil kendine inan,
Sadece bu yüzyılın değilzamanın mezarıdır insan
"E, birbirlerinden hoşlanıyorlarsa neden olmasın? Bütün mesele, kadının bu işi severek, isteyerek, sevdiği, istediği için yapmasında. Sevmeden, istemeden, erkeğin vereceği paranın hatırı için yapmak zorunda kalmamasında. Bilmem anlatabildim mi?"
... bir gün İlyas Usta, 'Gerçek olan öğrenmektir. Nerden, nasıl öğrenirsen öğren. Nereden, nasıl öğrendiğin, diploman, hatta neler bildiğin de önemli değil. Ne yaptığın önemlidir!" demişti.
"Demek istiyorum ki, kızlar sadece kocalarına güvenen birer zevk aracı olmakla kalmasınlar. Bu bilinci verebilirsen, onlar kendilerini, hiç olmazsa kendilerini ilkin, düşünme alışkanlığını kazanırlar. Kendini düşünmeyen, düşünemeyen, başkalarını düşünemez!"
"Kızı, genel olarak bütün kızları kandırmak, baştan çıkarmak kolay. Hatta baştan çıkmayı, bir erkekle yatıp kalkmayı onlar erkekler kadar, erkeklerden de çok isterler. İsterler ama, sonu? Piyango! Erkeğin iyisine düşerler mi, düşmezler mi? Yani? Erkeğin karın doyuranına... Kadın erkekten, erkek de kadından bıksa bile, erkek yine de geçimini sağlamalıdır. Bu, kadın için ne kadar haysiyetsizce bir problem, değil mi?"
Anlayamamıştım.
"Nasıl yani?"
"Yani, bir mesleği olmayan kadının, erkek eline bakması... Doktor bayan, avukat kocasına muhtaç mıdır? Kocası, onu artık sevmediğini söylediği anda, sırf ekmek için, boğazının tokluğu için onun yüzüne güler mi?"
"Seviyorsa?"
"Seviyorsa bile, onu terk eden, onu aldatan bir erkeği sonsuza kadar sevemez. Halbuki Anadolulu kadın üzerine kuma getirse bile, erkeğinden kolay kolay ayrılmaz. Biz şimdi dönelim sana. Kız kardeşlerin de başka kızlar gibi boyanacak, süslenecek, gözlerine kestirdikleri erkeklere hoş görünmeye, onlar tarafından beğenilmeye çalışacaklar. Bu hakkı ellerinden alamazsın. Almaya kalkarsan, ya sonunda seni dinlemez, isyan ederler ya da korkularından gizli yaparlar bu işi. Ama yaparlar."