İkimizden bir “biz” çıkar mı? İkimizin olmayan hikayesinden bir “hikayemiz”?
Ahmet kaya - Bahtiyar
Geçiyor önümden  Sirenler içinde  Ak eller ustunde  Çiçekler içinde  Dudaginda yarım  Birsevdanın hüznü  Aslan gibi gögsü türküler içinde  Rastlardım avluda 
Reklam
^Bahtiyar
Geçiyor önümden, sirenler içinde Ah eller üstünde, çiçekler içinde Geçiyor önümden, sirenler içinde Ah eller üstünde, çiçekler içinde Dudağımda yarım, bir sevdanın hüznü Aslan gibi göğsü, türküler içinde Dudağımda yarım, bir sevdanın hüznü Aslan gibi göğsü, türküler içinde Rastlardım avluda hep volta atarken Cigara içerken yahut
256 syf.
9/10 puan verdi
Tanıtım yazısından cinayet romanı olarak düşünüp nasıl kurgu acaba derken olaya farklı yerden bakıldığını farkettim. Evet cinayet var, ama katil değil katiller topluluğu var. Cinayet masası komseri Ercüment yetimhane de büyümüş bir çocuk ve yıllardır ailesini ararken de yardıma muhtaç kadınlara ve çocuklara el uzatıyor. Zulüm karşısında aslan
Hokus Pokus
Hokus PokusGüneş Altunkaş · Nemesis Kitap Yayınları · 202039 okunma
Hayır uyaksız siir üzümsüz salkımdır yani çöptür.
Bir keresinde, başarılı şairlerimizden Kolya Glazkov ile şiir uyaklı mı, uyaksız mı olmalı diye gün boyu tartışmıştınız. Sen hiçbir şeyden bıkmadığın kadar usandığını söylemiştin uyaklı şiirden. Glazkov ise şiirin uyaklı yazılmasından yanaydı. Uzun süre tartışmış, bir sonuca varamamıştınız. Geç vakit ayrıldığınızda ikinizde hâlâ kendi görüşünüzden ödün vermemiştiniz. Gece yarısına dek söylenip durmuştun. Batı’da yenilikçi şiirlerin bire bir çevirilerinden okunduğunu söylemiş, Moskova’da kimse çağdaş şiir sanatından anlamıyor diye dert yanmıştın. Bir türlü çıkış yolu bulamadığınız konu üzerinde tüm gece düşündüğü anlaşılan Kolya Glazkov, sabahın köründe ilk metroya atladığı gibi kapımıza dikilmişti. Uykusuzluktan şişmiş gözleri, ayağındaki tuhaf şalvarla dalmıştı içeri. Eşikten adımını atar atmaz da zafer kazanmanın gücüyle bağırmıştı: “Kim ne derse desin, uyaksız şiir, saçsız kadına benzer!” Sen kızgın bir aslan gibi bir hamlede fırladın yataktan. Yanıtın hazırdı: “Peki sen her tarafı saçlarla kaplı kadının nasıl olacağını gözünün önüne getirebiliyor musun?!”
Soğuk, karlı, zemheri ayında Alpler'den Ege'ye uzanan türkü, oradan da Aslan yurdu köyüne ulaşmış; Birmanlar'da dalgalanarak yan yana gelmişti. Enternasyonalizmin en güzel marşını oluşturmuşlardı. İsviçre'li, Türk ve Kürtlük emeğinin özgürleşmesinde birleşmişti. Barbara, Bahtiyar ve Orhan. Onları dağlardan savunan Doktor Hü, Hamza ve Ali Ekber...
Sayfa 286 - Kardelen YayıncılıkKitabı okudu
Reklam
86 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.