Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Zâten dünyâda âşık olmayan kim vardır ki ?
Sayfa 69 - Kubbealtı YayınlarıKitabı okuyor
Al gözüm, seyreyle bu deniz güzelinin mârifetlerini…
Reklam
Ey insaf, seni neden kaybettik? Ey mâzî, seni neden unuttuk? Ey güzellik, seni neden tepeledik? Ey sevgi, sana neden yüz çevirdik?
Nihayet bir sevgi sebebiyle dünyaya gelmiş olan insan, bu gökkubbenin altında aşka hakîkî istikāmeti verdiği gün, bu sevgi onu, hiçbir anahtarın açamadığı Allah kapısından da içeri kılavuzlamamış mıdır?
Bahar gelince Kâğıthâne safâları, İstanbullunun tabiata bir nevi îlân-ı aşkı demekti.
her okuyuşumda ayrı bir teselli olan o muazzam cümleler!
Ne tuhaf. bâzen hiç istemediğimiz bir yere, hasretini çektiğimiz bir semtmiş gibi sürüklenmek zorunda kalırız. Sen de ey kadın, artık söz ırmağını bu hiç hoşlanmadığın semte çevir... Mâdemki nöbet oraya düştü, oluşlara saygı göster ve yürü...
Reklam
Sen ise ey kalemi elinde tutan! Bu kadarcık bir insiyâkî ferâsetten dahi mahrumsun. Bırak, yeter artık... yüreğindeki dağ kendine kalsın, zîra söylemekle bitmeyecek, anlatmakla tükenmeyecek, israf etmekle eksilmeyecek bir şey varsa, o da yürek yanığıdır. Ne yapsın, nasıl dağlanmasın…?
HA-Rİ-KA!
tesadüf iftirasına uğramış mukadderat, birden karşımıza aradığımızı çıkarır ve o an, hemen o an, bir ömür boyunca haberimiz olmadan aranmış olanın o olduğunu anlarız.
Bütünlenmemiş ruh ve mânâ züğürdü kalmış insan kendine benzeyen, kendi gibi yarı yolda olan kimsenin sesini dinlemek ister; bu sesin hayranı ve meclûbu olur.
Niçin severiz, niçin sevmeyiz? Neden inanırız, neden inanmayız? Niçin isteriz, niçin istemeyiz? İyilik ve güzellik neden bâzılarımızın bin mihnet ile ekip biçtiği bir tohumdur da, kötülük ve şekāvet neden bâzılarımızın emeksiz devşirdiği bir mahsuldür?
Reklam
Öyle ki, mânâyı dâima san'atlı kalıpların güzellikleri içinde görmek istîdâdıyla yaratılmış olan insan oğlu, her zaman, gönlüne gözünden, gözüne gönlünden pay düşürür.
İstanbul akşamları…
Bâzen burada öyle akşamlar olur ki, İstanbul'u sarhoş eden çanaktan o da gizlice yudum yudum içip sızar kalır.
Bâzen burada öyle sabahlar olur ki, sanki şehrin üstünde meçhul âlemlerden inen şeffaf bir örtü vardır ve kim bu örtüye bürünecek olsa, o meçhul âleme doğru yükselecekmiş gibi gelir.
çekmeyince erbaîni rüzigâr gelmemiştir bir zaman evvel bahar
zîra ömrümüz boyunca âşinâlık etmeye mecbur olduğumuz halde, muhabbet ve samimiyet kuramadığımız kimseler gibi bâzı semtler için de, böylece bir yakınlık ve hasret duymayız.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.