ve bu o... e...ları mağdur, soykırıma uğramışlar he?
Artık İspir bir tek Türk askerinin dahi bulunmadığı kimsesiz, sessiz, içten içe ağlayan bir beldedir. Düşman, halkın elindeki bütün hayvanlarını, yiyecek, yatacaklarına kadar her şeyini aldı. Bulabildiği onbeş ile altmış yaşındaki bütün erkekleri esir olarak Rusya'ya sürdü. Onlar hüzünlü ve ümitsiz bir ruh haleti içinde ailelerinin yürekler parçalayıcı feryadlarıyla ne olacağı belirsiz bir akıbete yollanmak üzere ailelerine veda ettiler. Namus ve haysiyetini korumak için bütün köylerin kadınları dağlarda, mağaralarda saklandı. Doğu kışının en şiddetli bir zamanında ekmeksiz, aşsız bu zavallılar karların altından çıkarabildikleri ot kökleri ve ender rastlanan hayvan gübreleri içindeki arpaları kavurarak hayatlarını idame için çırpınıp durdular. Yüzlercesi açlıktan, yüzlercesi soğuktan ve yüzlercesi hastalıktan ölüp gitti. Bu zulüm yetmiyormuş gibi evvelce tehcire tabi tutulmuş Ermeniler fırsattan faydalanarak tekrar İspire dönmüş ve bir kısmı bu bölgede oturmakta olanlar ise bunların dönmelerini beklemeden en gaddar, en insanlık dışı işkencelerine başlamışlardı. Bunlar yakaladıkları her yaştaki Türkü, uzuvlarını teker teker, ağır ağır keserek canı çıkıncaya kadar büyük bir haz içinde bağırta bağırta öldürüyorlar. Kimisinin derisini yüzüp saman ve tuz doldurarak hayvandan daha aşağı bir tatminin bayağı ve küçük izlenimlerini alıyorlardı.
Sayfa 79
Benimkisi, hiçbir zaman hiçbir şeyle açıklanamayacak kadar derin, hiç kimsenin anlayamayacağı ölçüde karmaşık ve acayip bir yorgunluktu.
Sayfa 150 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Reklam
“Hayat nedir diye sorarsan, bilmiyorum evlat, “ der emin bir sesle, “sormazsan, biliyorum…”
Sayfa 149 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Arada bir sesini duyuyor ve şehrin içinde bir yerlerde olduğunu biliyorum ama, çoktan beri yüzünü göremiyordum onun.
Sayfa 21 - Everest YayınlarıKitabı okudu
Anlaşılan, insanoğlunun, kendi yarattığı şeyi bile elinde tutamayacak kadar zayıf ve çaresiz bir yaratık olduğunu bilmiyormuşum daha. Hatta ben kendi dışında kalan birçok şeyi bilmediğim gibi, ne yazık ki insanların aradığını hiçbir zaman, hiçbir yerde bulamayacağını da bilmiyormuşum. Bulamazmış oysa...
Sayfa 52 - Everest YayınlarıKitabı okuyor
Bu, insanoğlunun baştan beri kurtulamadığı ve sonsuza dek de asla kurtulamayacağı, tuhaf bir yazgıymış zaten; önce ne yapıp edip bin bir güçlükle, kıvrana kıvrana yaratır, sonra yaratma sevinci gibi gözüken hazin bir teslimiyetle yarattığının kulu kölesi olur, ardından da ille onu ellerimin arasında tutacağım, ya da içinden bir daha, bir daha doğacağım diye, kendini hırpalaya hırpalaya helak olur gidermiş... İşte ben de öyleymişim şimdi; elime umut denen o en eski ve en dayanıklı bastonu almış, çile odalarından fırlayan dervişler gibi soluk soluğa gözlerimdeki serabın parıltılarına doğru koşuyormuşum. Boşuna koşuyormuşum tabii...
Sayfa 51 - EverestKitabı okuyor
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.