Can dostumun salık vermesi üzerine okuduğum ve benim için tartıya gelmez tesirlere hâiz bir eser idi. Kimileri bu eseri masal kimileri de hikâye olarak niteleyebilir. Ancak benim dikkat çekmek istediğim, eserin ne tür karmaşasını çözümlemek ne de bir tür çıkmazında kalem oynatmaktır. Açıkçası bir edebiyat talebesi olarak söz de akademik (!)
En sonunda da bütün gün oynamak üzere bir parka gittik. Hemem Buraya Gel Milo isimli siyah küçük bir köpeği olan kadın sayılmazsa, genellikle kendi başımızaydık.
Bir de tembeldi ki, sormayın. Kapı çalındığında, ben havlayana kadar havlamak aklına bile gelmiyordu, hem de CJ'in dünya üstündeki tek koruması biz olduğumuz hâlde. O nedenle fazlasıyla uyanık olmak ve koridor tarafından gelen en ufak bir seste havlamak zorundaydım.
Havlamamız gerektiğini biliyordum çünkü kapı ne zaman çalsa CJ çok sinirleniyordu. "Hey! Kesin! Susun! Yeter!" diye bağırırdı. Kelimeleri anlamıyordum ama anlam gayet açıktı: CJ kapının çalınmasından huzursuzdu, havlamaya devam etmeliydik.