Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
İnanın bana, dinler, ahlak dersi vermeye kalkıştıkları ve birtakım emirler yağdırdıkları andan itibaren yanılırlar. Suçluluğu yaratmak ve cezalandırmak için Tanrı zorunlu değildir. Benzerlerimiz, kendimizin yardımıyla yeterlidir bunun için. Son Yargı'dan söz ediyordunuz. Bırakın da saygıyla güleyim buna. Gözümü kırpmadan bekliyorum onu. Daha kötüsünü tanıdım ben, insanların yargısını. Onlar için hafifletici nedenler yoktur, iyi niyet bile suç olarak düşünülür. Hiç tükürük hücresinden söz edildiğini işittiniz mi, bir halkın dünyanın en büyük halk olduğunu kanıtlamak için son zamanlarda icat ettiği hücreden? Tutuklunun içinde ayakta durduğu, ama hiç kımıldayamadığı daracık bir dört duvar. Onu çimentodan kozasına sımsıkı kapatan sağlam kapı çenesinin hizasında durmaktadır. Bu durumda adamın ancak yüzü görülür ve gelip geçen her gardiyan bu yüze ağız dolusu tükürük atar. Hücrede sıkışıp kalan tutuklu, gözlerini kapamasına izin varsa da, yüzünü silemez. Alın size, azizim, bir insan icadı. Bu küçük şaheser için Tanri'ya ihtiyaçları olmadı insanların Öyleyse? Öyleyse, Tanri'nın tek yararı, masumluğu güvence altına almaktır ve ben dini daha çok büyük bir temizleme girişimi olarak görürüm, zaten onun özü bu olmuştur, ama kısaca, ancak üç yıl süreyle, o zaman da adı din değildi onun. O zamandan beri sabun bulunmuyor, burnumuz pis ve karşılıklı olarak burnumuzu siliyo- ruz. Hepsi tembel, hepsi cezalı, üzerlerine tükürdük mü yallah boğuntu hücresine! ilk kim tükürecek oyunudur bu, o kadar. Size büyük bir sır söyleyeceğim, azizim. Son Yargı'yı beklemeyin. Her gün içindeyiz onun.
Sayfa 79 - Albert CamusKitabı okuyor
Sonra, içim umutla doldu. Dünyanın faniliğine karşın, eylemlerimizin bizi sonsuzluğa götüren gücünü hissettim.
Reklam
Ah dünya. Dünyasın işte. Başlayan ve biten. Sonsuzluğun kapısının sadece. Başka hiçbir şeysin.
Hayat..
En saf haliyle sevilsek de hâlâ bir tuhaflık vardır. Hâlâ, hayat eksiktir. Birlikteyken dahi özlediğimizi fark ederiz şaşkınlıkla. En çok birlikteyken korkuya kapılırız. Bu dünyada birleşen, ayrılabilir de. İlkbaharın sonbaharı vardır. Gündüzün gecesi. Aydınlığın karanlığı. Hayatın önünde ölüm dikilir. Bağlanmanın önünde ayrılık. Koca bir dağ gibi dikilir.
Tamamlayamaz.
Kim, kimin cümlelerini tamamlayabilir ki! Yarım cümleleri, yarım cümlelerin sahibi tamamlamalı. Yalnızca yarım cümleler mi? Yarım kalmış hayatları da başkası tamamlayabilir mi?
Şaşırma, bütün duyguların adı aşk şimdi!
"Nasıl şaşırmam. 'Sen benim her şeyimsin,' diyen oydu." Nasıl ilerlesem? Aklımdaki sorular uçuyor. Âşıkların yanılsamalı dünyalarının yanılsamalı cümlelerinden biri daha işte.
Reklam
Hemfikirim.
Başkalarından akıp gelen teveccüh, hakkımızda insanların sınırsız iyi düşünmesi, bizi takdir etmeleri, bizi beğenmeleri, bizi övmeleri başkalarının şahane rüyasındaki varoluşa benzer. Rüyadaki varoluş, insanın ruhunu ısıtmaz, insanın ruhuna nur getirmez. İnsanın ruhunu doyurmaz, tatmin duygusu yaşatmaz. Geçici narsistik bir hazdan öte insanın ruhuna hakiki teselli sunamaz.
Şöyle sevmek, sevilmek..
"Sen onu sevmiyorsun aslında." "Hadi canım, dalga mı geçiyorsunuz?" "Aslında" diyorum "aslında"yı vurgulayarak; "Yaratıcı'nın onda tecelli eden Cemal, Kemal ve İhsanını seviyorsun. Yani onu severken aslında O'nu seviyorsun."
Canım bahar, âh anlasak..
İnsanın sevildiğini, merhamet edildiğini anlaması için sadece baharı temaşa etmesi yeter.
Galiba bir de sorunların kendimizi hayalhaneye hapsedip düşünerek çözüleceğine inanıyor, sonra da orada vehimler içinde boğuluyorduk.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.