Hayal
Kalın gövdeli, uzun ve yaşlı ağaçların koyu ve serin gölgeliğine kurulmuş bir hamağa uzansam, yanı başımda, dışı buğulanmış, ağzına beyaz dantel bir örtü örtülmüş bir sürahide, içine limon kabuklan rendelenmiş limonata olsa, ağaçların bittiği yerde, iri taneleri güneş ışıklarıyla bal rengine dönmüş üzüm salkımları taşıyan bir bağ uzansa.
Bir guguk
Ben küçükken bir yerim acıyınca annem derdi ki: " Gel yavrum, ağrıyan yerini öpeyim de geçsin..."
Sayfa 139Kitabı okudu
Bir memleket, haksızlıktan batar. Bu, buradan çalar. O, oradan aşırır. Hepsi bir yol tutturmuş, gider. Zavallı günahsız Bekir ile Mustafa, eşkıya kurşunuyla vurulur, ölür. Biz, hep: " Daha iyi günler göreceğiz" diye bekleriz. Gün günden daha beter oluruz
Sayfa 42Kitabı okudu
Bu gibi anlarda gözyaşı ne kadar çabuk başkalarına geçer. Anasını gördü Perihan da ağlamaya başladı.
Sayfa 24Kitabı okuyor
Bir eşkiya ininde, kendisini korumamı isteyen bir kadına, beni koruduğu için ben teşekkür ediyordum.
Kimse için üzülmesem, kimse benim için üzülmese.
Hamağın içinde usul usul sallansam.
Eşkiya İninde'yi okusam, Paris'in Esrarı'nı okusam.
Sayfa 94 - Can YayınlarıKitabı okudu
Ruh
' Ruhun kaçışından sonra cesedi teşrih masasına yatırarak canın nerede yuva kurduğunu, durağını arıyoruz.... Ancak önümüzde kanla, ısı ile işlerken durmuş bir makineden başka bir şey bulamıyoruz. Ruh bilimciler, bu bilmece karşısında yılmayarak ruha gövdeden ayrı birtakım nitelikler yüklemekte direniyorlar. Fakat efendiler, can gövdede iken onun ne olduğunu bir türlü keşfedemediniz... Kuş kafesten uçtuktan sonra filan yere gidecek, filan dala konacak... Şöyle olacak, böyle olacak demekle meseleye bir çözüm yolu bulunmuş olabilir mi?'
Sayfa 203Kitabı okudu
' Eğer gerçek şiir, doğaya yakınlıkta ise, bu yetenekte hayvanların, insanlardan iyi olması gerekirdi.'
Sayfa 64Kitabı okudu