Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 172 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Nihal Atsız, Mümtaz Turhan, Prof. Erol Güngör, Peyami Safa, Ahmet Arvasi, Galip Erdem, Cemil Meriç, Nurettin Topçu, Kurt Karaca (Prof. Fikret Eren) ve Necdet Sevinç en çok okuduğumuz yazarlardı.
Duygularımın her defasında mutsuzluk etrafında şekillendiğini düşündükçe ve mutsuzluk diye atfettiğim şeyleri bir soğanın kabuklarını soyarcasına hayatımdan çıkarmaya çalıştıkça sonunda bir mutluluk çekirdeğine ulaşacağımı sanırdım ama kabuklar gidince elimde hiçbir şeyin kalmadığını fark ederdim.
Mutlak bir mutluluğun imkansızlığı tepemde bir şimşek gibi çakardı.
Kendim olmaktan sıkılırdım.
Mışıl mışıl ölüyordu insanlar.
Binalar gökyüzünü bir bıçak gibi kesiyor, sabah sisi ise sağa sola koşuşturan insanların üzerine bir tül perde hafifliğiyle iniyordu.
Akşam olduğunda insanların etrafında sis bulutlarından geriye kocaman bir yalnızlık kalıyor, yalnızlığı soluyan herkes sanki gizli bir örgütün üyesiymişçesine başını öne eğerek evinin yolunu tutuyordu.
.
Ülkü ocakları, vatanını, milletini, bayrağını canından çok seven milliyetçi gençlerin bir araya geldikleri, teşkilatlanarak aynı hedefe yönlendikleri eğitim merkezlyeridir. Ülkü Ocakları, gelecekte bu ülkeyi yönetecek gençlerin bilgilerinin artmasında, beceri ve liderlik özelliklerinin tanımlanmasında önemli bir okuldur. Ülkü Ocakları,