Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Brüksel açısından işin mantığı şudur; Türkiye mademki GB'ne giriyor, o halde, GB ile ilgili olarak çıkarılacak her türlü mevzuata paralel kanunlar çıkararak uymalı, Adalet Divanı'nın içtihatlarını uygulamalı. Bu bakış açısı, tam üyeler için doğrudur. Çünkü onlar, GB ile ilgili olarak çıkarılacak yeni mevzuatı yapan kurumlarda yer alırlar, kendi ülkelerinin görüş ve çıkarlarını korurlar, gereken hallerde veto haklarını da kullanabilirler. Türkiye ise tam üye olmadığı için kendi dışında, tam üyelerin çıkardığı mevzuata paralel mevzuatı yapmak yükümlülüğü altında kalıyor. Burada denebilir ki, olsun varsın, bunlar yararlı mevzuattır, Türkiye de buna uysun. Bu son ifadenin yarısı doğru ise diğer yarısı da tamamen yanlıştır.
Sayfa 107Kitabı okudu
Türkiye tam üye olmadan gümrük birliğine giden ilk ülkedir. Bir diğer ifade ile, birliğin bölgesel ve sektörel yardım fonlarından yararlanamamaktadır. Bu nedenle, ortaklık anlaşmalarının öngördüğü Mali Protokollerin yürütülememesi, Türkiye'nin taze kaynak ihtiyacını daha da büyütmekteydi.
Reklam
"Atatürkçülük dendi mi herkes aslan kesiliyor ama Mustafa Kemal’in ekonomik bağımsızlık ve millî sanayileşme konularında söylemiş oldukları kimsenin umurunda olmuyor." Attila İlhan
Kıbrıs’ı Hançerleyen Dörtlü
Nail Bulut, Aydınlık dergisinin 2 Şubat 2003 tarihli sayısında şunları yazıyordu: “Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Cengiz Çandar, Cüneyt Ülsever, Tayyip’in Kıbrıs’ı hançerleyen dörtlüsü. 3 Kasım seçimlerinin ardından, Tayyip Erdoğan, Kıbrıs’ta izlenen milli politikalara karşı çıkan açıklamalar yapmaya başladı. Bu açıklamalar, geçen haftaya kadar sürdü. Aydınlık’a ulaşan bilgilere göre, Erdoğan’ın Kıbrıs ve Irak politikalarını şu isimler belirliyor. Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Cengiz Çandar ve Cüneyt Ülsever.” Tayyip Erdoğan’ın son dönemde Kıbrıs’la ilgili “Milli politikaya” karşı çıkışının arkasında dört ismin olduğu belirtildi. Bu dört isim şunlar: Cüneyd Zapsu, Ömer Çelik, Cengiz Çandar ve Cüneyt Ülsever. Zapsu ve Çelik Erdoğan’ın danışmanları. Çandar, Erdoğan’ı özellikle Amerika’yla ilişkilerde bilgilendiren isim. Ülsever de ara ara haberleştiği bir gazeteci olarak değerlendiriliyordu. Çandar’ın bir diğer özelliği ise; Kıbrıs Türk Araştırmaları Tanıtma ve Dayanışma Vakfı’nın yöneticileri arasında olmasıydı. Diğer yöneticiler ise şöyleydi; Korkmaz Haktanır, Ertuğrul Kumcuoğlu, Tugay Uluçevik, Prof. Dr. Erol Manisalı, Prof. Dr. Toktamış Ateş, Prof. Dr. Mümtaz Soysal, Cavlan Süerdem, M. Fevzi Uyguner, Şükrü Sina Gürel...
Hayaldi GERÇEK oldu ..
- Batı Türkiye'yi "ayrıştırmak" istiyor, çözmek istiyor. Aydını, işçiyi, köylüyü, işadamını bölmüşler. Askeri de bölmeye çalışıyorlar. "Batı kapitalizmi ile iş yapan, onun yanında yer alan kazanır" deyip "bireyleri satın alıyorlar, firmaları satın alıyorlar". Öğretim üyesi kapitalizmi överse ona olanak sağlıyor. Yerli şirket çok uluslu Batı şirketi ile bir olup kendi halkını soyduğu zaman kazanır gibi görünüyor. Fethiye'deki köylü, tarlasını İngiliz'e satıp para kazanır hale geliyor. **Türkiye'de bir çevre Batı kapitalizminden çıkar sağlarken Türkiye batırılıyor, çökertiliyor.**
Sayfa 157 - Derin Yayınları 1. Baskı 2004Kitabı okudu
Benzin ve doğalgaz zamlarını takip etmekle meşguller şu sıralar.. =))
- Bugün "arkamızda" kim var? - Arkamızda IMF var, Dünya Bankası var, Amerika var, Avrupa var. - Ya halk, ya halkımız, o nerede?
Sayfa 132 - Derin Yayınları 1. Baskı 2004Kitabı okudu
Reklam
Atatürk niçin büyük bir liderdir ..
- Bütün mesele burada; yabancıyı, dışarıdakini "ortak alırsan" kaybedersin; dışarıdaki ile beraber olursan halkına karşı olursun; arkanda halk yoksa kaybetmeye mahkumsun, kimse seni kurtaramaz, halkından başka.
Sayfa 132 - Derin Yayınları 1. Baskı 2004Kitabı okudu
Batı istedi diye yaparsan BÖYLE olur !
Bizimkiler "arkalarına" Batı'yı, Avrupa'yı aldıkları zaman hep kaybetmişler; - Tanzimat demişler kaybetmişler; - İslahat demişler kaybetmişler; - Meşrutiyet demişler yine kaybetmişler.
Sayfa 131 - Derin Yayınları 1. Baskı 2004Kitabı okudu
151 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.