Elimize mikrofon alıp sokağa çıksak, sıradan bir insana: "Şeriat deyince ne anlıyorsun?" diye sorsak on kişiden sekizi: "Şeriat el kesmek, çok kadınla evlenmektir." diyecektir. Bu, o insanların suçu mu yoksa bizim suçumuz mu? Biz şeriatin Allah'ın sistemi olduğunu şimdiye kadar doğru bir biçimde insanlara anlattık mı, anlatmadık mı? Şeriat İslâm'ın hukuk sistemidir ve o sistem Allah'ın sistemidir. O sistemin her parçasına kurban olunur. Allah en adil bir biçimde en ince ayrıntısına kadar o sistemi oluşturmuştur. Aileden ferde, fertten topluma, toplumdan devlete... Şeriat deyince insanların zihnine birileri başka şeyler nakşetmiş, sen de ona malzeme verecek işler yapmışsın. Elbette adam şeriatı kötü gösterecek.
Reklam
"Çok çocuk doğuran ve sevgisi çok olan kadınları nikâhlayın. Zira ben kıyamet gününde diğer ümmetlere sizin çokluğunuzla övüneceğim."
Şimdi aktaracağımız söz İmam Şafiî'nin diye bilinir ama ondan yıllarca önce İmam Evzãî söylemiştir: "Kur'ân'ın sünnete olan ihtiyacı, sünnetin Kur'ân'a olan ihtiyacından daha fazladır." [Şevkani, İrşadül-Fuhul, 33] Bazı arkadaşlar bu sözü duyunca elektrik çarpmışa dönüyor. Bu, beşerin sözünü Allah'ın kelamının önüne geçirmek değildir. Bunu aklı başında hiçbir Müslüman söylemez. Bazen sünnetin yardımı olmadan Allah'ın kitabındaki gerçek maksadı anlayamayız. Sünnet ancak o manada imdadımıza yetişir. Efendimiz (sas) tebyin eder, açıklamakla kalmaz talim eder, âyetlerin hayata nasıl aktarılacağı yönünde en güzel açıklamaları ve beyanları ortaya koyar. Usûl alanında bize bir menhec belirleyen Muvaffakāt sahibi İmam Şâtıbî de şöyle demiştir: "Sünnet, Kur'an'ı tefsir eder. Kim sünneti bilmeden kitaba sarılırsa sünnetten uzaklaştığı gibi Kur'ân'dan da uzaklaşır."
"Sebebin hususiliği, hükmün umumiliğine mani değildir."
Son günlerde hadsizin birinin başlattığı Hz. Ayşe validemizin evlilik yaşı tartışmaları var. Tartışmaya hedefi açısından bakmak lazım. Hedef İslamın hayatlardan uzaklaştırıldığı gibi zihinlerde de kazınmasıdır. Bu işe doğrudan etki ajanları ile yerli işbirlikçileri dönüşümlü katılmakta, Müslümanlar ise hemen savunmaya geçmekte. Oysa hedefi bilip görüp doğrudan İslamı yaşamak, anlatmak gerek. İslamı yeniden hayatlarımızda yaşanılır kılmadıkça, anlatmakta da etkili olamayız düşüncesindeyim. İslamı hayatının dışına iten, refleks-talep ve hesapları dünyevi olan Müslümanın ahlakî üstünlüğü de kaybolur ki zaten şu anda yaşanan da budur. Wesselam.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.