Belki buradan hiç ayrılmamalıydı. Ama kendi isteğiyle mi ayrılmıştı? Peki, dönmeyi niçin hiç isteme­di? Çok uzun zaman mı geçmişti? Artık yer değiştirmek, geri dön­mek anlamını yitirmiş miydi? Yoksa buraya dönmek için bir nedeni mi yoktu? Dönmek istediği yer sadece toprak, bir mezar, ölü kocasının yanıbaşı mıydı?
Senin için anlamı: konuşur konuşmaz ölü bir dile dönüşen dil, sözcüklerin hiçbir şeyi canlandırmadığı bir dünya; kuru bir dünya, kuru bir dil. Kimbilir ölen bir dil belki bütü­nüyle ölmüyordur, başka bir yerde, başka bir dili konuşanın ağzında bir hayalet. rahatsız edici bir cızırtı gibi yaşamayı sürdürüyordur.
Sayfa 197
Reklam
Babanla annen çoktan öldü. Çoğu zaman iyi ki öyle oldu diyorsun, erkenden öldüler de ne hale geldiğimi görmedi­ler. Zaten biz hiçbir şey halledemiyoruz, yalnızca zaman -ötekini ortadan kaldırarak- bizim yerimize halledivermiş gibi oluyor.
Bana ne oldu bilmiyorum . başıma gelen şeyi bilmiyorum. Yoksa başıma hiç gelmeyen mi demeliyim? Bir şey olmuş olmalı diyorum. görünmez hir kasırga geldi. gelip her şeyi süpürerek geçti, beni de dünyanın dışına attı.
….kendini ayrı tutmak için onca çaba­ladıktan sonra bu insanlara katılmak mı isterdin? Bir zamanlar bir yol hayal etmişsen eğer (ne oldu o eski düşlere, aşk hayallerine, mut­lu birleşme düşlerine ne oldu?) senin yolun bir yere çıkmadı.
Bilmiyorum
Bir açıdan yalnızca bir değil, binlerce başlangıcın olabileceğini bile düşünebiliyorsun. Binlerce başlangıç, binlerce son belki her an başlayıp bitiyor, iç içe giriyordur. Milyonlarca parçacık -titreşim­ler, titreşim parçacıkları- her an bir araya geliyor, bir evren oluştur­mak için şevkle toplanıyor, ama aynı zamanda her an çözülüyor, birbirinden uzaklaşıyor, evrenler oluşmadan yok olup gidiyor. Görünür hale gelecek bir başlangıç bunlar arasından çıkıp nasıl büyür, bir karar, bir kaçınılmazlık haline nasıl bürünür? Yeni bir ev­ren, yeni bir dünya nasıl başlar? Ama neyin nerede bitip nerede başlayacağını bilemiyorsak, hiçbir şey bilmiyor sayılırız. Bir şeyler öğreniyorsak eğer, neyi bilip neyi bilmediğimizi bildiğimiz bir an olmalı. Hiçbir şey bilmiyorum, diyorsun. hiçbir şeyden emin değilim. en ufak bir şeyden bile. Şimdiye kadar en azından kendim hakkında birkaç şey öğrenmiş olmam gerekmez miydi? Ama tuhaf, kendim hakkında bile en küçük bir şey bilmediğimi hissediyorum. Ama belki benim sorunum başlama sorunu değil, benim soru­num daha çok sonlarla ilgilidir. Bir şey açığa çıkmadan boğuldu, benim sorunum bu. Ortaya çıkmak, dile gelmek. belirmek isteyen bir şeyin varlığı­ nı içinde hep hissettin. Bedeninde kan gibi dolaşan. çeperlere baskı yapan bir şeyi hep hissettin. Ama aynı zamanda onu daha başlaya­ madan boğulmuş. ortaya çıkamadan yok olmuş, yaşama fırsatı hiç bulamamış bir şey gibi de hissettin
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.